Almanca Türkçe Sözlük Forum

PS entschuldigt die miserable Rechtschreibung, hab gerad Nachrichten nebenbei geschaut.:)o

Da es sich bei dem deutschen Übersetzer, der das in dem Beitrag geschilderte Schreiben erhalten hat, um meine Person handelt...

Die Sache ist wirklich kurios.

Da man dies, aufgrund des offiziellen Karakters und der Geheimhaltung unterliegenden Aufgabenbereiche von Übersetzern für unpassend hält.

das ist doch keine diskriminierung?! ich lebe zurzeit in öst. hier ist es genauso..man muss öst. staatsbürger sein, wieso ist es nicht zu akzeptieren..verstehe nicht..

kollegiale grüße

Cigdem schrieb:

Es geht den Konsulaten bzw. der türkischen Politik aber nicht darum, ob die Konsulatsübersetzer türkische Staatsbürger sind, sondern um die Frage, ob sie türkischer Herkunft sind, d.h. man muss in der Türkei und von türkischen Eltern geboren sein, also ein "echter" Türke, sonst wird man ab sofort aus der Übersetzerliste des Konsulates gestrichen.

Ich muss hiermit aber noch mal in die Runde fragen, ob es tatsächlich stimmt, dass die Konsulate nur noch Übersetzungen von Übersetzern anerkennen werden, die in ihrem Bezirk leben. Dabei hatte ich mich doch - wie ich mal an anderer Stelle dieser Rubrik berichtet habe - vor einigen Jahren erfolgreich dafür stark gemacht, damit genau das NICHT passiert und unsere Übersetzungen in ganz Deutschland von allen Konsulaten anerkannt werden. Warum also dieser Rückschritt?

Allerdings nehme ich stark an, dass die ín anderen Bundesländern befindlichen Konsulate ein Auge zudrücken werden, wenn man alle seine Unterlagen mit Stempel- und Unterschriftenmuster hinschickt und ganz lieb bettelt, in die Liste aufgenommen zu werden.

Vielleicht eine naive Frage: Was tun eigentlich die Vereine bzw. Verbände der Übersetzer (diesbezüglich)?

Ultima Ratio schrieb:

Soweit mir bekannt ist, gibt es keinen "Verband der Türkischübersetzer/-dolmetscher" oder ähnliches. Es gibt zwar die allgemeinen Übersetzerverbände (BDÜ, VÜD usw.), aber ob die sich für so etwas zuständig fühlen werden, ist fraglich.

Ich glaube, hier wurde eine Regel (wieder)eingeführt, die eigentlich schon immer bestand hatte aber in dieser Form nicht kontrolliert wurde...

Denn in Deutschland muss man für die Beeidigung ja auch Deutscher sein...

Eid = Yemin

Yeminli tercüman olmak icin Türk olmak böylelikle dogal.

Yigidi vur, hakkini yeme. Konsolosluklarin yaptigi her konuyu elestirmek te haksizlik bence...

Nasreddin Hoca'nın "bal küpü" hikayesinde olduğu gibi işin altında ne yattığını bilenler bu konuyu fazla karıştırmasalar iyi ederler sanırım.

1. Almanya'da mevcut yönetmeliklere rağmen bir çok eyalette hala önüne gelen "yeminli çevirmen" olabilmektedir. Bu hususta yönetmeliklerin uygulanmasına en çok ihtimam gösteren Bavyera Eyaletidir ki, bildiğim kadarıyla Türk vatandaşı olanlar, Çevirmenlik Devlet Sınavını başardıkları takdirde orada da yeminli çevirmen olabilmektedirler..

2. Almanya'da Alman vatandaşı olmayanlar yeminli çevirmen olamazlar diye bir kural yoktur. Olmaması gerekir. Aksi takdirde böyle bir uygulama Almanya'da yürürlükte olan Anayasaya aykırı düşerdi. T.C. Dış Temsilcilikleri, Almanya'da yeminli Çevirmen olmak için burada yürürlükte bulunan yasa ve yönetmeliklerin öngördüğü devlet sınavını başararak yemin ettirilmiş Alman Vatandaşlarının ibraz ettikleri Yemin Belgelerini tanımayı kabul etmiyorlarsa, bu tutum uluslararası ilişkilerde karşılıklılık ilkesine ters düşüyor demektir. Böyle bir uygulamaya itiraz yolunun açık olduğunu sanıyorum.

3. Almanya'daki Çevirmen Dernekleri'nin yapması gereken şeylerle gerçekten ne yaptıkları ve ne yapabildikleri hususu çok derin bir konudur; burada da Nasreddin Hoca'nın "bal küpü ve küpün içeriğinin üzerini kaplayan ince tabaka balın altında ne bulunduğu fazla karıştırılırsa, hoş olmayan şeylerin ortaya çıkabileceğine" ilişkin hikayeyi bilmek ve hatırlamak doğru olacaktır. Gerçek şudur ki, Almanya'da en geç 1990'lı yılların başlangıcından beri Türkçe diline vakıf oldukları sanılıp, hiç bir esasa dayanılmadan yemin ettirilenlerin sayısı az değildir. Bir çok eyaletin ilgili yönetmeliklerinde, bazı diller içi çevirmen ihtiyacı bulunuyorsa ve Almanya'da o dilde yeterlilik sınavı yapacak herhangi bir merci yoksa, o dile vakıf olanların sınava gerek görülmeksizin yemin ettirilebileceği yönünde bir "açık kapı" bulunmaktadır. Bugüne kadar bu açık kapıdan bir çok vasıfsız tercüman geçebilmiştir. Piyasadaki Slav ve Türk çevirmen enflasyonunun esas sebeplerinden biri de budur. Bu durum, yetkili mercilerde görevli kişilerin bilgisizliğinden ve ilgisizliğinden kaynaklanmaktadır. Türkçe ve Kürtçe dillerinin tamamen farklı diller olduğunu bilmeden, Kürtçe için yemin ettirilirken, siz "Türk vatandaşısınız, öyleyse Türkçe de biliyorsunuzdur" düşüncesiyle hiçbir sınava tabi tutulmadan yemin ettirilmiş vasıfsız onlarca çevirmen hala mahkemelerde cirit atmakta, fiyat düşürmekte ve suları bulandırmaktadırlar.

İleride vakit bulursam, İsviçre'de kısa süredir uygulanmakta olan Zürih mahkemelerinde çevirmen yetkilendirilmesi konusunda bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum Bu tür bir uygulama örnek alınarak ciddi bazı ülkeler tarafından benimsenirse, mahkeme çevirileri konusunda bazı sorunların orta vadede giderilebileceğine inanıyorum.

Bosporus schrieb:
>Denn in Deutschland muss man für die Beeidigung ja auch Deutscher sein...

Nach meinem Kenntnisstand stimmt das nicht unbedingt.