Almanca Türkçe Sözlük Forum

şairlerin hayâllerinin parlaklığıyla yakılmış kandil  

Seite 1 / 2 Nächstes

0

Merhaba Arkadaşlar,
Şu aşağıdaki cümleye bir şekilde anlam veremiyorum. Şairlerin hayallerinin parlaklığı nasıl bir kandil yakabilir? Aranızda beni aydınlatabilen var mı?
Şimdiden teşekkür ederim.

Biraz ötedeki meyhânenin, Doğu şairlerinin hayâllerinin parlaklığıyla yakılmış kandilin aydınlattığı karanlık köşesinde bir lâterna bütün Ada halkını sarhoş etmekte idi.

[Osmanlıca aslı: Biraz ötedeki meyhanesinin şark şairlerinin revnak-ı hayallerinden iş’al edilmiş kandilinin tenvir edildiği karanlık köşesinde bir “lâterna” bütün ada halkını sarhoş etmekteydi.]

Etwas weiter versetzte in einem schummrigen Winkel einer Schenke, erleuchtet durch ein von den glanzvollen Phantasien orientalischer Dichter entfachtes / genährtes Öllämpchen, eine Drehorgel das gesamte Inselvolk in Trunkenheit.

 
0

Eine Drehorgel berauschte das gesamte Inselvolk in einer dunklen, mit einer durch den Glanz der Phantasien orientalischer Dichter brennenden Öllampe beleuchteten Ecke der Kneipe (bzw. Schenke) drüben.

 
0

Kandil ist hier vermutlich ein Symbol für die Aufklärung.

Noch wichtiger ist das Wort "laterna". Laterna kommt vom griechischen lampter. Lampter ist ein Beiname vom Dionysos und lampteria ist ein Weinfest für die Bevölkerung.

 
0

Danke euch beiden. Nur brauche ich eigentlich keine Umformulierung der Übersetzung, sondern eine Erklärung des Bildes. Meine Frage war, was man sich darunter vorzustellen hat, wenn der Glanz der Phantasien orientalischer Dichter ein Öllämpchen brennen lässt.

laterna gelangte laut TDK über das italienischen Wort lanterna ins Türkische und bedeutet im Türkischen Drehorgel, auch wenn es im Italienischen Laterne bedeutet.
http://tdkterim.gov.tr/bts/
Ich werde das nicht gut als Lampe oder Laterne, auch nicht als Weinfest übersetzen können.
Die Geschichte spielt allerdings auf Büyükada Ende des 19. Jahrhunderts und die feiernden Menschen sind offenbar Griechen, insofern ist an dem Weinfest schon etwas dran.

LG
Eva

 
0

http://www.dusle.com/icerik/index.php?p=28&kt=4&es=49

wenn man die ganze Geschichte liest, kommt man auch in die Zauberwelt der Istanbul-Griechen in Prinkipo. Da hat sich anscheinend ein türkisch-osmanischer Mann mit Frau verirrt. In dieser herrlich griechischen Kneipe, viellecht ein Taverne ( ταβέρνα) ist der einzige orientalische Hauch diese orientalische Lampe.

Wahrscheinlich muß man aber diese Link durchstöbern um an die Antwort zu kommen.

http://www.pdfindir.com/k%C3%BC%C3%A7%C3%BCk-%C5%9Feyler-sami-pa%C5%9Fazade-pdf-1.html

Ich habe mir einige Seiten als Bettlektüre ausgedruckt, vielleicht bekomme ich die Antwort dadurch.

"Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, muvaffakiyet için, en hakiki mürşit ilimdir, fendir; ilim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir. Yalnız, ilim ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının tekâmülünü idrak etmek ve terakkiyatını zamanında takip eylemek şarttır. " Mustafa Kemal ATATÜRK

 
0

Danke, Kantürk. Die Öllampe als einziges orientalisches Element in einer griechischen Umgebung zu sehen, ist schon mal ein guter Gedanke. Vielleicht bringt mich das weiter.

 
0

Başrolde, müziğiyle bütün ada halkını sarhoş eden "laterna"var!
Laterna biraz ötedeki meyhanenin karanlık bir köşesinde duruyor.
Meyhaneyi, şark şairlerinin hayallerinin parlaklığıyla tutuşturulmuş bir kandilin (yağ lambasının) ışığı aydınlatıyor.

Laterna, şark şairlerinin hayallerinin parlaklığıyla tutuşturulmuş bir kandilin aydınlattığı meyhanenin karanlık bir köşesinde duruyor ve (çıkardığı melodilerle) bütün ada halkını sarhoş ediyor.

Yazar da bunu o kadar güzel anlatıyor ki, hepimiz bir kaç ay sonra Büyükadaya gideceğiz ve bir güzel yaz akşamında Sami Paşazâde Sezai Bey'in bu güzel anlatımını hatırlayıp, balık yerken kafayı çekeceğiz. :)

parlamak: glänzen, leuchten, strahlen, funkeln, blitzen / in Brand geraten, Feuer fangen)

 
0

Olur. Ben de birlikte gidip bir kadeh rakı içerim... :)
Sağ ol, Levent!

 
0

Levent schrieb:


> Başrolde, müziğiyle bütün ada halkını
> sarhoş eden "laterna"var!
> Laterna biraz ötedeki meyhanenin karanlık
> bir köşesinde duruyor.
> Meyhaneyi, şark şairlerinin hayallerinin
> parlaklığıyla tutuşturulmuş bir kandilin
> (yağ lambasının) ışığı aydınlatıyor.
>
>
> Laterna, şark şairlerinin hayallerinin
> parlaklığıyla tutuşturulmuş bir kandilin
> aydınlattığı meyhanenin karanlık bir
> köşesinde duruyor ve (çıkardığı
> melodilerle) bütün ada halkını sarhoş
> ediyor.

>
> Yazar da bunu o kadar güzel anlatıyor ki,
> hepimiz bir kaç ay sonra Büyükadaya gideceğiz
> ve bir güzel yaz akşamında Sami Paşazâde
> Sezai Bey'in bu güzel anlatımını hatırlayıp,
> balık yerken kafayı çekeceğiz. :)
>
>
> parlamak: glänzen, leuchten, strahlen, funkeln,
> blitzen / in Brand geraten, Feuer fangen)

Teşekkürler! (tu)

Ne güzel, ne hoş bir sayfa...
Geçmişten bir rüzgar esmiş; ah ah, geçmiş zaman esintileri ile dolu... Laterna, Büyükada, kandil (yağ lambası),.. derken, içim titredi!

Laterna, şark şairlerinin hayallerinin parlaklığıyla tutuşturulmuş bir kandilin aydınlattığı meyhanenin karanlık
bir köşesinde duruyor ve (çıkardığı melodilerle) bütün ada halkını sarhoş ediyor
.

Sarhoş olmamak elde değil...

Eva, bekle ben de geliyorum... Bekle beni Büyükada! Bekle bizi İstanbul! :)

İstanbul'u sevmezse gönül aşkı ne anlar
Sarsın bizi akşamda şarap rengi dumanlar

Biri de Sevgili Levent'e söylesin bizi her defasında böyle kıskandırmak zorunda olmadığını... mahsus mu yapıyor ne?
geçenlerde de Çiçek Pasajı diyordu...:)

 
0

Ben de buraya bir ALINTI eklemek istiyorum:
http://www.zyapim.net/index.php?option=com_content&view=article&id=62&catid=62

Laterna yeniden İstanbul’da...

Laternamız, İstanbul için seçilmiş özel bir repertuarı içeren iki silindirle birlikte, el yapımı piyano üreticisi ve laterna ustası Panos İoannidis tarafından Selanik’teki atölyesinde Z Müzik için üretildi. Laternalı sokak etkinlikleri, müzisyenler, dansçılar ve hatıra fotoğrafı çekimi ile etkinlik takviminde belirtilen günlerde gerçekleşecek.

Laterna’nın kısa tarihi

Küçük bir piyanoyu andıran laterna, içinde 9 şarkılık bir repertuar barındırır. Bu repertuar, 7000 adet çivinin bir silindirin üzerine belli bir nizamla çakılmasıyla oluşur. Laternanın yapımı 2 yıl sürer. Birçok farklı parçanın birleşmesinden oluşan laterna, tamamıyla el emeği ile yapılan bir enstrümandır.

Tarih boyunca Çin, Antik Yunan ve özellikle Roma İmparatorluğu dönemlerinde çeşitli mekanik çalgıların kullanıldığı bilinmektedir. Laterna 19 yy’da özellikle Avrupa’da yaygınlık kazanmış mekanik bir çalgıdır. Tarihte ilk laternanın İngiltere’nin Bristol şehrinde 1808 yılında, bir piyano yapımcısı tarafından, piyano tuşlarının yerine silindir yerleştirerek imal edildiği bilinmektedir.

Avrupa’nın Belçika, Fransa, İtalya ülkelerinde ve Amerika’nın Doğu Eyaletlerinde yaygın bir şekilde kullanılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu topraklarına, 19 yy’ın ortalarında gelen laterna başta İstanbul, İzmir ve Selanik’te büyük yaygınlık kazanarak dönemin İskenderiye, Kahire şehirlerinde de boy göstermiştir.

İstanbul’da 1855 yıllardan itibaren Turkoni, Karmello ve Armao stampatorileri (stampatoros: silindire melodileri çivileyen usta), laternanın bu coğrafyada yaygınlaşmasında önemli rol oynamışlardır. Bu ustalar ürettikleri laternalara Osmanlı İmparatorluğu’nun çok kültürlü müzikal yapısını yansıtan bir repertuar işlemişlerdir. Tango, vals, fokstrot gibi Avrupa ezgilerinin yanında hasapiko, sirto, zeybekiko, hasaposerviko gibi Rum ezgileri ağırlıkta kullanılmış; kısa zamanda laterna çalgısını İstanbul’la özdeşleştirecek eşsiz, zengin ve özel bir repertuar yine bu dönemde oluşmuştur. Bu yeni tarz kazandığı yaygınlıkla birlikte, dönemin musiki hayatını ve taş plak kayıtlarını derinden etkilemiştir.

Laterna ekibi çoğunlukla iki kişidir. Usta laternayı çevirir, yardımcısı bez kurdelelerle süslü defini elinin tersiyle vurup çalar ve laternadan yükselen ezgiye uygun adımlarla salınarak dinleyenleri raksa davet ederdi. Bazı durumlarda hazır tutulan yedek silindir laternaya takılır ve böylelikle on sekiz

parçalık bir repertuar zenginliğiyle, saatlerce dans edilebilme olanağı sağlanırdı.

Laterna her yere kolaylıka taşınabilmesi, canlı müzik ihtiyacını mekanik olarak karşılayabilmesi, zengin ses kalitesinden dolayı döneminde inanılmaz yaygınlık kazanmış ve halk tarafından benimsenmiştir. Turkoni, Armaos, Georgiu, Karmello, Brindizi, Tripolitsiotis, Polikarpos, Papandreu, Dikran, Ali Bey, Eftimiu ve Fotiu dönemin en önemli laterna üreticileri ve stampatorilerindendir.

Laterna gramofonun henüz yaygınlaşmadığı günlerde kendisine akıl almaz bir popülerlik sağladı. Meyhanede, kırda ve özellikle Rumların eğlence ile iç içe geçmiş olan dini günleri “panayırlar”da orkestra yerini tutarak, eğlencenin bel kemiğini oluşturdu. Böylelikle laterna İstanbul’un kültür tarihinde vazgeçilmez yerini aldı.

Gönüllerde taht kurmuş Türkçe ve Rumca şarkılardan oluşan repertuarıyla laterna bir dönem İstanbul halkına unutulmaz anlar yaşatmıştır.

bir de:
"PERA GÜZELI"
http://www.youtube.com/watch?v=bXjsiRflijQ

 
0

bir de
eskiler "idare lambası" der..
kandil (yağ lambası) idare lambası ile ayn şey mi?

 
0

Tamam, Nora, birlikte gidelim! İnşallah biz oradayken de bir laterna çalar... :)

 
0

Nora schrieb:

Biri de Sevgili Levent'e söylesin bizi her defasında böyle kıskandırmak zorunda olmadığını... mahsus mu yapıyor ne?
geçenlerde de Çiçek Pasajı diyordu...



Demiyordum, dedim!
Uçak saat tam 6'da Atatürk Hava Limanına indi, atladım taksiye, ver elini Çiçek Pazarı. 35-40 dakika sonra Tepebaşına yaklaşırken arkadaşlara telefon ettim.
Hemen Seviç'ten bir garsonu sokak başına gönderdiler.
Garson taksiden bavulumu alıp restorana götürürken, ben de peşinden seyrettim Pasaja doğru, en az 10-12 kişilik sofraya oturdum.
Fıkralar, hikayeler, daha geç saatlerde gruba katılanlar falan - keyifli bir gece geçirdik; sonra taksilere dolup semt semt taa karşı taraflara, Bağdat Caddesine kadar dağıldık.
Zeytinyağlı enginar, fava, beyaz peynir, istavrit ve ayva tatlısı menünün ana hatlarını oluşturuyordu.
Arkamızdaki masada kim vardı biliyor musunuz? Aydın Boysan! (kim olduğunu bilmeyen google'dan arayabilir).

Yaa, İstanbul işte.

Bu şehr-i İstanbul ki hayal-i cihan değer.

[size=small]Nedim
Bu şehr-i Sitanbul ki bî misl ü behâdır
Bir sengine yek-pare Acem mülkü fedadır
İstanbul’un evsâfını mümkin mi beyan hiç
Maksûd hemân sadr-i kerem-kâra senâdır.[/size]

[size=small]Yahya Kemal BEYATLI
BİR BAŞKA TEPEDEN
Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.

Nice revnaklı şehirler görülür dünyada,
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rü'yada
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.[/size]


Var mısınız baharda bir Istanbul gezisine?

Ben 26 Nisan-5 Mayıs oradayım.

Bostancı - Büyükada 45 dakika!

 
0

"Sami Paşazâde Sezaî hikâyelerinde mekânı anlatırken oldukça
uzun tasvirler yapar. Benzerini Namık Kemal’in İntibah’ında
gördüğümüz yer yer kasidelerin nesib bölümlerine benzemekle
eleştirilen tabiat ve mekân tasvirleri Sami Paşazâde Sezaî’nin
hikâyelerinde de iç içedir. Yazarın, kendinden önceki Türk
yazarlarında bulunmayan şiir dolu, ressamlara has bir mekân
duygusunu insan ile mekân arasında münasebet kurarak anlattığı
ve bu tasvirler ile belli ruh hallerini telkine çalıştığı görülmektedir".

http://turkoloji.cu.edu.tr/YENI%20TURK%20EDEBIYATI/yilmaz_dascioglu_okan_koc_bati_tarzi_turk_hikayesinin_dogusu.pdf

"Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, muvaffakiyet için, en hakiki mürşit ilimdir, fendir; ilim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir. Yalnız, ilim ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının tekâmülünü idrak etmek ve terakkiyatını zamanında takip eylemek şarttır. " Mustafa Kemal ATATÜRK

 
0

Levent schrieb:



> Var mısınız baharda bir Istanbul gezisine?
>
> Ben 26 Nisan-5 Mayıs oradayım.
>
> Bostancı - Büyükada 45 dakika!

Schade, dass ich da nicht in Istanbul sein kann! :(

 
Seite 1 / 2 Nächstes
  
Arbeitet

Bitte Anmelden oder Registrieren




Almanca Türkçe Sözlük Forumu DasForum’a hoşgeldiniz! Almanca öğrenmek isteyenlerin, Almanca öğretmenlerinin, Almanca eğitmenlerinin, çevirmenlerin ve mesleği gereği Almanca ile içli dışlı olan herkesin ihtiyacına uygun 25 bin civarında üstün kaliteli kaydın yer aldığı forumun kullanımı tamamen ücretsizdir. Forumda yer alan metinleri okumak için kaydolmanıza gerek yoktur. Yeni bir konu açmak ya da forumdaki bir yazıya cevap yazmak isteyenlerin ise DasForum’da ücretsiz bir hesap açmaları gerekmektedir.

DasForum’da saygın bir üslup ve dostane bir atmosferin hakim olduğunu özellikle belirtmekte fayda var.  Forumdaki bir diğer önemli konu ise soruların soruluş şekliyle ilgili. Bu yüzden DasForum’da yeni bir konu açmadan önce forum içinde araştırma yapmanın yanı sıra, Almanca dilinde yazılmış bu metni ve bu metne cevaben yazılı Türkçe metni okumanızı salık veririz.


Herzlich willkommen im kostenlosen, originalen deutsch-türkischen Lern- und Übersetzungsforum von DasSözlük! Das Forum ist ein Teil von DasSözlük und dient als kostenlose Austauschplattform für alle User. professionelle Übersetzer, Sprachwissenschaftler, Lehrer, Autoren, Journalisten sind hier genauso willkommen wie Türkisch-Lernende oder andere Laien.




LÜTFEN DİKKAT:

Eski CafeUni-hesaplarının tamamına yakınını yeniden kullanıma açmayı başarabildik. Forumdaki eski hesabını aktifleştirmek isteyenlerin şifremi unuttum fonksiyonunu kullanması rica olunur.
Eski forum kayıtlarının DasSözlük’e aktarımı esnasında bazı yazıların yanlışlıkla farklı bir rumuz altında yayına girdiğini tespit ettik. Aktarım işleminin bu amaç için geliştirdiğimiz özel bir yazılım ile yapıldığını belirtir bu durumdan olumsuz etkilenen tüm kullanıcıların affına sığınırız. Sözkonusu sorunu elle düzeltmek bir hayli meşakatli olacağı için çok gerekmediği müddetçe bu şekilde devam edilmesi ricamızı kabul etmenizi dileriz.

CafeUnis alte Forum ist wieder online! Wer sich im Forum einloggen will, wird gebeten die „Kennwort-Vergessen-Funktion“ zu benutzen. Wir konnten fast alle Accounts retten.


AFRtour: Almanya Fuar Turu B2B Partneriniz. Transfer, rehber, şehir turu, otel vb.

Baklava7 : Baklava AVM’si. Dünyanın ilk tatlı ürünler sipariş pazarı

SuperSözlük: Büyük Türkçe deyimler, atasözleri, eş, benzer ve zıt anlamlılar sözlüğü.

WebDolmetscher: Alman mahkemeleri ve devlet dairelerinde geçerli Türkçe-Almanca mükemmel çeviri.