Almanca Türkçe Sözlük Forum

"Sehr geehrte Damen und Herren"  

Seite 3 / 3 Vor

0

Sizin yazdiklariniza destek icin bunlari cikarttim. Düzeltmek icin degil. O günden beri arastiriyorum.
Ben de artik böyle seyleri ezbere cevirmeden önce daha fazla düsünüyorum.

"Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, muvaffakiyet için, en hakiki mürşit ilimdir, fendir; ilim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir. Yalnız, ilim ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının tekâmülünü idrak etmek ve terakkiyatını zamanında takip eylemek şarttır. " Mustafa Kemal ATATÜRK

 
0

ultimo ratio

mein beitrag widerspricht nicht euren beiträgen. sie sind zur bestätigung wiedergegeben worden.

ikici sayfayı farketmemişim o yüzden birden fazla aynı yazı yayınlanmış

"Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, muvaffakiyet için, en hakiki mürşit ilimdir, fendir; ilim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir. Yalnız, ilim ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının tekâmülünü idrak etmek ve terakkiyatını zamanında takip eylemek şarttır. " Mustafa Kemal ATATÜRK

 
0

Kantürk schrieb:


> ultimo ratio
>
>
> mein beitrag widerspricht nicht euren beiträgen.
> sie sind zur bestätigung wiedergegeben worden.

Lieber Kantürk,

du hast jetzt (schon wieder) so reagiert, als hätte der Ultima Ratio dich angegriffen und als müsstest du dich uns oder ihm gegenüber verteidigen. Bitte versuche doch, diese "Konflikthaltung" (mir fällt jetzt kein besseres Wort ein) abzulegen. Ich kann dir versichern, dass der Ultima Ratio ein unglaublich liebenswürdiger, idealistisch veranlagter und äußerst kompetenter Kollege ist, der hier auf keinen Fall Streit sucht, sondern immer auf der Suche nach einer optimalen, für alle befriedigenden Lösung ist. Keiner von uns greift hier den anderen an - zu so was haben wir weder Zeit noch Lust. In der Vergangenheit mag es ein paar Streitereien gegeben haben, doch daraus haben alle gelernt und wir gehen hier alle sehr kollegial und freundschaftlich miteinander um. Außerdem musst dir aufgefallen sein, dass ich mich bei dir für diesen wichtigen Hinweis auf die o.g. Verordnung bedankt habe, und ich kann dir wirklich gar nicht sagen, wie dankbar ich dir bin. Also, bitte sei so lieb und versuche, uns als Freunde zu betrachten und nicht als Angreifer, gegen die du dich wehren müsstest. Ok? Also gut! :)-D

 
0

:)-D(tu)

 
0

Liebe Leute, Ultimo Ratio und Jon,

In anderen Beiträgen habe ich gelesen, das Frauen sich nicht mehr mit Bayan oder Hanımefendi anreden lassen wollen.

Ich denke, man muß natürlich vielseitig und ohne starre Regeln von Fall zu Fall aus dem Gefühl entscheiden, wie was zu übersetzen ist.

Allen ein schönes Wochenende!

"Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, muvaffakiyet için, en hakiki mürşit ilimdir, fendir; ilim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir. Yalnız, ilim ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının tekâmülünü idrak etmek ve terakkiyatını zamanında takip eylemek şarttır. " Mustafa Kemal ATATÜRK

 
0

Hallo Kantürk,

Du hast geschrieben:

" In anderen Beiträgen habe ich gelesen, das Frauen sich nicht mehr mit Bayan oder Hanımefendi anreden lassen wollen."

Fühle Dich bitte nicht angegriffen; aber jetzt mal ganz ehrlich, wer behauptet denn so einen Mist? Wie wollen sie sich den anreden lassen?

 
0

ALINTI : aus http://www.bayandegilkadin.com/

Neden Kadın?
Olur da bir gün ‘bayan’ kelimesinin şimdilerde kullanıldığı biçimine itiraz etmeye kalktınız. Önünüze en sıklıkla sürülecek karşı fikir “ ‘bayan’ın nezaket sebebi ile tercih edilen bir kelime olduğu, sık kullanımında kötü bir niyet aramamak gerektiği” olacaktır. O yüzden biz de akıl yürütmemize bu noktadan başlayalım.

Gerçekten de “erkek” ve “kadın” kelimeleri salt iki farklı cinsiyeti betimlemek maksadı ile kullanıldıklarında bir sıradanlık da içerirler. Bu sıradanlık halinin de bazı durumlarda uygunsuz kalması muhtemeldir. O durumlarda bu kelimelerin yerine daha fazla saygı ve nezaket kastettiği kabul edilen başka ifadeler tercih edilebilinir. Örneğin sokakta hiç tanımadığınız bir kişiye “hey kadın” diye bağıramazsınız. “Kadın” ve ’bayan’ kelimeleri arasında yapmak durumunda kalınılan tercih örneğin “sen” ve “siz” zamirleri arasındaki tür bir saygı katsayısı farkı ise, ‘bayan’ın o tür durumlardaki kullanımı aslen modern kentli yaşamin bir gereğinden başka bir şey değidir.

Ama zaten bizim derdimiz de “sayın baylar ve bayanlar” türü ifadeler ile değil. Daha doğrusu “bayan kelimesi nezaket sebepli kullanılır” diyenlerin gerçek kastı yukarıdaki tür bir durum değil.

Bizim ‘bayan’ kelimesinin yakın dönemdeki sık kullanımının sebeplerinin izini sürerken kullandığımız çok basit bir ölçeğimiz var: ‘bayan’ın kullanıldığı her durumda dönüp karşı cinsi betimlemek için hangi sözün kullanılmış olduğuna bakmak; bay mı erkek mi?

Girizgahta paylaştığımız örnekler tam da bu testten geçemeyen durumlardı. Çoğunun ortak noktaları iki cinsiyetin bahsinin geçmesi gereken bilimum halleri “bir erkek-bir bayan” şeklinde ifade etmeyi seçmeleri idi.

Nezaket Aslında Niye?

Diğer bir deyişle bu ‘bayan’ kelimesin yakın dönemdeki kullanılma biçimi her şeyden önce dengesizlikten menkul bir mesele. Bu da o yukarıda bize sarfedildiğini söylediğimiz “bayanın kullanımı nezaket gereği ” açıklamasındaki iyi niyet varsayımını çok kuşkulu bir hale getiriyor. Şunu unutmayalım ki eğer son dönemde sadece ‘bayan’ bu kadar sık kullanılır hale gelmiş ise ve eğer sadece ‘bayan’ın kullanımı bir nazeket meselesi olarak ifade ediliyorsa, o zaman burada asıl kastedilen nezaketin bir cinsiyeti olduğu. Eğer ‘bayan’ kelimesi gerçekten bir nezaket niyetinin ifadesi ise, demek ki bu kelime başka bir kelimenin çağrıştırdığı bir kabalık halini örtmek için tercih ediliyor. Ya da diğer bir deyişle mesele ‘bayan’da değil asılonun yerine kullanıldığı diğer kelimede, yani ‘kadın’da düğümleniyor.

Bizim ifade etmeye çalıştığımız da asıl sorunun tam bu olduğu: “Kadın” kelimesinin, çeşitli sebeplerden, kullanımı ayıp, uygunsuz olarak kabul edilmesi ve mümkünse kullanılmamaya çalışılması. ‘Bayan’ kelimesinin her kullanımı (anlaşılan) aslında şöyle bir açılıma maruz kalıyor: bugünkü çağrışımları ile kadın kelimesinde ters bir şeyler var, biz o yüzden o taraflara hiç bulaşmamak, kadın gibi kirlenmemiş ama aynı anlama gelebilecek bir başka kelimeyi tercih edelim. Yani ‘bayan’ın her kullanımı aslında “kadın”ın kullanılamazlığının da bir onayı.

Kendisini savunmaya geçip “benim ‘bayan’ derken öyle bir niyetim yok” diyeceklere çok uzatmadan cevap verelim. Buradaki mesele “toplumsal bilinçaltı” dediğimiz hale bir örnek. Yani biz sizin her ‘bayan’ deyişinizde aklınızdan uzun uzadıya “aman kadın demeyeyim, o uygunsuz bir laf, ‘bayan’ derken öyle kötü çağrışımlar yapmış olmuyorum” diye geçirdiğinizi iddia etmiyoruz. Bizim asıl sorun olarak gördüğümüz şey “kadın” kelimesinin kolektif biliçaltında gözle görülmez bir biçimde “kirlenmiş” kabul edilmesi. Bu durumda kişinin hesabına düşen de kadın kelimesini kendi başına temizleyemeyeceğini belli belirsiz hissedip, kendini aynı anlama gelecek başka bir kelimeye doğru yönlendirmesi. Ve tekrar edelim bunlar çok çok hızlı, üzerine akıl yürütmeden yapılıverilen şeyler.

‘Bayan’ın son beş-altı yıldır seyrettiğimiz inanılmaz yükselişi tam da böyle bir süreç. Bizim çağrımız işte bu üzerine düşünmeden ama giderek daha çok yaptığımız ‘bayan’a meyil etme haline bir ışık tutmak, bunu yaparken neyi neye ve niye tercih ettiğimizin adını koymak.

Bayan mı, Kadın Diyememek mi?

O yüzden biz öncelikle bu ‘bayan’ hadisesinin adını doğru koymak istiyoruz. Burada bizim asıl gördüğümüz şey Türkiye’nin gittikçe daha yaygınlaşan bir biçimde kadın diyemez hale geldiğidir. Peki ama niye? Biz Türkiye’liler neden kadın diyemez olduk? Kadın kelimesini Türkçe’de “kirleten” nedir? ‘Bayan’ kelimesinin yaygın kullanımı ile ilgili asıl tartışılması gereken kanımızca bu.

Yukarıdaki sorunun illa ki tek ve kesin bir cevabı yok. Ama tabi kendimizce bildiklerimizden ve çevremizde duyduklarımızdan elimizde bazı ipuçları var. Genel bir ifade ile mesele “kadınlık” halinin salt bir cinsellik ile özdeşleştirilmesi, bu durumun da bazı insanlar için ‘kadın’ kelimesinin öyle olur olmaz her cümle içinde kullanılmaya uygun olmayan çağrışımlar yapması gibi görünüyor.

Kadınlar, Kızlar, Erkekler, Oğlanlar

Bazılarına göre mesela ‘bayan’ kelimesi Türkçe’de yaptığımız “kız-kadın” ayrımını bertaraf etmenin bir yolu. Tekrar erkeklik halleri ile bir karşılaştırmaya girelim. Bir kere “oğlan-erkek” ayrımına baktığımızda benzer çağrışımlar orada çıkmıyor karşımıza. Dahası “kız-kadın” ikileminin asıl tehlikeli suları denklemin “kadın” tarafı iken, karşı yakada durum tam tersi. Orada daha olumlanan kelime işin “erkek”kısmı. Yaşı çok da büyük olmayan öğrencilerimize “size oğlan diyebilir miyiz?” diye sorduğumuzda gülüşmelerle karışık “estağfurullah” cevabını aldık mesela. Gene bir denksizlik durumu söz konusu burada; erkeklerin oğlanlıktan ilk fırsatta kurtulmaları gerekir iken, kızların ancak çok ve çok dikkat olarak kadınlığa geçmesi lazım.

Velhasıl anlaşılan o cenapta “oğlan” kelimesi diyelim ancak 5 yaşından küçük kişilerden bahsederken uygun olabiliyor. Onun dışında dil o taraftakilerin neredeyse istisnasız erkek doğup erkek ölmesine izin veriyor. Keşke bizim cephede de durumlar aynı olmuş olsaydı. Keşke kadınlar da kadın doğup kadın ölebilseydi. Ya da hadi diyelim illa bir eşik lazım, o zaman da kız ifadesi sadece örneğin “kadın cinsiyetinden ve yetişkin olmayan insan kişi”yi betimlemek için kullanılsa, aradakı eşik sadece bir yaş ve yetişkinlik farkını ifade etmek niyetinde kalabilse idi.

Ki yadsıyor görünmeyelim, “kız” kelimesinde tabi ki bir yaş göndermesi de var. Ama mesele söz konusu ayrımın sadece o noktada kalmaması. Ondan sonra yaşın ilerlemesinin cinsellikle ilgili bazı olgunlaşmaları da içerdiği kavramlaşması bulaşıyor kelimeye. Yukarıda “kız-kadın” arasındaki eşik diye bahsettiğimiz şey de işte bu. Bu eşiğin dilde bu kadar net olarak belirlenmesi onu hepimizin ister istemez geçmek zorunda kaldığımız anlamına geliyor.

Bu eşiğin tam olarak hangi noktaya kurulduğu sorusunun ise tek bir cevabı olması gerekmiyor. Adına isterseniz “evli mi değil mi”, ister “cinseliğe bulaşmış mı değil mi”, ya da belki “bakire mi değil mi” eşiği deyin. Meselenin daha mühim kısmı dilin erkekleri değil ama kadınları bir çeşit cins(iy)ellik referansı ile kategorize etmek zorunda hissetmesi ve dahası kendinde bu hakkı görmesi. O eşiğin aşıldığı bilgisi dil üzerinden deklare edildiğinde aynı kişinin bir anda başka bir gözle görülebileceği mesajı da iletilmiş oluyor. Ve işte bu yüzden biz de birbirimize kadın diyemez oluyoruz; tanımı gereği zaten kirlenmiş olan kadın kelimesi, onu taşıyacak herkesi de kirletme tehtidinde bulunuyor. Biz de göz göre göre sevdiğimiz ya da saydığımız birilerine bunu yapamayacağımız için alternatif ‘bayan’a meylediyoruz.

Bayan ya da Ms.

‘Bayan’ kelimesinin Türkçe’deki “kadın-kız” ayrımından kurtulmak için iyi bir ara yol olduğunu savunan görüşün kullandığı bir örnek İngilizce’deki “Mrs-Miss-Ms”in sıfatlarının geçirdiği evrim. Kısaca açıklayacak olursak İngilizce’de daha önceleri evli olmayan kadinlar icin Miss, evli olanlar icin ise Mrs. sıfatları kullanılırdı. Bugun ikinci dalga feminizm olarak adlandırdığımız 1960 ve 70’li yıllarda ise kadınlar bu çeşit bir kategorizasyona itiraz ettiler. İlk kez 1961’de Sheila Michaels tarafindan icat edilen Ms. kelimesinin kullanımı bu sebeple zaman içinde feminist kadınlar arasında yaygınlaştı ve Miss/Mrs ayrımını ortadan kaldırmak amacıyla benimsendi.

Ms.’in tarihinden ‘bayan’a baktığımızda dikkat etmemiz gereken çok önemli bazı farklar var. Unutmayalım ki İngiliz dilindeki bu değişiklik dönemin feminist mücedelesinin sonucunda kadınların kendilerinin yaptığı talepler sonucunda gerçekleşti. O dönemde kadınların Ms’in kullanımını talep etmelerini kısaca şöyle bir açılımı vardı:

1) Bir kadının medeni durumu sadece o kadını ilgilendirir. Özellikle de karşı cinsin medeni durumunun hiçbir biçimde ifade edilmediği gözönüne alındığında, sadece kadınların medeni durumlarının dilde ifade edilmesi beklentisi doğrudan kadınlara karşı yapılan bir harekettir.

2) Kadının evli olduğunun dil üzerinden işaretlenmesi kadının asli kimliğini kocası üzerinden edindiği anlamına gelir. Oysa kimlikler başkalarından türevsel olarak edinilmez, kişinin kendisine aittirler. Hiçbir kadın salt kocasının eşi değil, her zaman pek çok şey ama en önemlisi daima kendisidir.

Tekrar hatırlatalım, yukarıdaki itirazlar bundan 30 küsur yıl once İngiliz dili kapsamında yapılan “Miss-Mrs” ayrımına getirilen feminist eleştiri ve sorgulamaların özeti. Burada vurgulanması en önemi nokta Miss-Mrs.’den Ms.’e geçişin toplumsal bir tabanın talebi ile olmuş olması. Türkiye örneğine geri dönecek olursak biz şahsen Türkiye’de kadınların “bize ‘kadın’ demeyin, ‘bayan’ deyin” diye ayaklandığını, böyle bir talepte bulunduğunu duymadık, görmedik.

Ki buna rağmen ifade edelim tartışmaya girdiğimiz bazı kişilerin iddasına göre onların ‘bayan’ kelimesini tercih etmelerine sebep olan şey bazı kadınların kendilerine ‘bayan’ denmesini tercih etmeleri imiş. Yukarıda ifade ettiğimiz “kadın-kız” ayrımı bazen kadınları öyle bir kıskaçta bırakıyormuş ki kişinin bu tür bir gerilimi (mesela diyelim yaşı geçkince ama evlen(e)memiş bir kadının durumunda) bertaraf etmek için üçüncü bir ifade olarak ‘bayan’ kelimesini tercih ettiği oluyormuş.

Eğer gerçekten kendisine kadın denmesinden özellikle hoşlanmayan bazı kadınlar varsa –ki biz rastlamadık ama olabilir de- sırf bu olasılık bile bu duruma isyan etmek için yeterli bir sebeptir. Burada tekrar İngilizce ve Türkçe örnekleri arasındaki farkın altını çizelim. İngilizce’deki Ms. kelimesine geçiş, tabandan gelen bir toplumsal hareketin kadınlık durumunu maruz kaldığı ayrımcılıktan kurtarmak için yaptığı bir hareketin eseri. ‘Bayan’ın yükselişi ise kadınların bir toplumsal hareket halinde ortaya koyduğu bir talebin değil, tam tersine erkek egemen bir zihniyetin dile sızmasının sonucu. Böyle bir durumda bazı kadınlar da bu dili, tıpkı yukarıda ifade ettiğimiz gibi yaptıklarının çok da bilincine varmadan içselleştirip, normalleştiriyor olabilir. Ama bu durum ‘bayan’ın kullanımının yaygınlaşmasının kadınların isteği ile değil kadınlara rağmen gelişen bir süreç olduğu gerçeğini değiştirmez.

Sonuç Olarak

Özet mahiyetinde yineleyelim. Burada itiraz ettiğimiz bir Türkçe’nin yanlış kullanımı durumu değil. Burada bizim kastımız dilin aslen bir zihniyet dünyasının yansıması olarak görülmesi gerektiği. ‘Bayan’ kelimesinin kullanımı aslında bir seviyede buz dağının görünen yüzü. Bir ayna ‘bayan’ ve bize Türkiye’deki kadınlar ve kadınlık algısına ilişkin bir sürü şeyi gösteriyor. Bizi asıl dertlendiren da o aynadan bize yansıyanlar zaten.

Ama bu şu demek de değil; Türkiye’deki kadınlığa ilişkin algı zaman içinde düzelirse ‘bayan’ kelimesinin çarpık kullanımı da bu süreçte kendiliğinden düzelir, yani bekleyelim yeter. ‘Bayan’ hem bir semptom ama hem de kendi içinde bir sorun aynı zamanda. Çünkü kelimenin bu çarpık, düzeltilmeden kullanımı o altındaki daha büyük sorunu (kadınlık eşittir bir uygunsuzluk, bir ağıza alamama hali, bir çeşit cinsellik çağrışımı) da bir yandan besliyor, büyütüyor, yeniden üretiyor. ‘Bayan’ kelimesinin gereksiz her kullanımı aslında yukarıda ifade ettiğimiz meseleyi de normalleştiren, üzerini örten bir araç haline geliyor.

İşte bu yüzden bu mesele önemsenmeli ve üzerine gidilmelidir. Bu işin tek bir çaresi vardır , o da “kadın” kelimesine sahip çıkmak. Çabamız onun kendi içerdiği anlam dışındaki her türlü çağrışımdan arındırılmasıdır ki kadınlık adına verdiğimiz çeşitli mücadeleleri sürdürebilelim. Biz erkeklerin bizi erkek bakışının nesnesi, ikinci sınıf kişilikler haline getiren samimiyetsiz nezaket sözcüklerini değil, sadece kadın olmayı istiyoruz.

"Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, muvaffakiyet için, en hakiki mürşit ilimdir, fendir; ilim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir. Yalnız, ilim ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının tekâmülünü idrak etmek ve terakkiyatını zamanında takip eylemek şarttır. " Mustafa Kemal ATATÜRK

 
0

Alp Ulagay’dan Bize Özel!
Kızlar toplanın! Basket oynayacağız!

ALP ULAGAY

Habertürk Gazetesi Spor Yazarı

Kibarlıktandır kadınlara bayan deyişimiz. Kadın yoktur bizim gözümüzde. Sadece bayan vardır. Hitap dilindeki hanfendiyi bile süpürmüştür, kadın nasıl dirensin ona. Bu bayan efsanesinin en alıp başını gittiği alanlardan biridir spor. Türk sporunda kadın yoktur, bayan vardır; kadın sporcu yoktur, bayan sporcu vardır; kadın takımı yoktur, bayan takımı vardır; kadınlar [...]

http://www.hanimefendi.com/bir-soru-bir-cevap/41180-size-bayan-mi-denmesini-istersiniz-yoksa-kadin-mi.html

"Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, muvaffakiyet için, en hakiki mürşit ilimdir, fendir; ilim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir. Yalnız, ilim ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının tekâmülünü idrak etmek ve terakkiyatını zamanında takip eylemek şarttır. " Mustafa Kemal ATATÜRK

 
0

Kusura bakmayın... bu uzun ve konumuzla ilgisiz alıntıları okumadım bile. Kendi fikirleriniz olunca, haber verirsiniz.

 
0

Türk Hukuk Sitesinden:

"Bayan"la bayanlar
Emel ARMUTÇU earmutcu@hurriyet.com.tr Şu "bayan" sözcüğü sizi de "bay"madı mı? Kadınlara ısrarla "bayan" denmesi sizi de feci halde sıkmıyor mu?

Beni sıkıyor. Sadece beni değil, tanıdığım bütün kadınları sıkıyor.

Birincisi, Türkçe olarak doğru değil, çünkü bayan "cinsiyeti" ifade etmiyor, "erkek"in karşılığı anlamına gelmiyor. Sadece bir hitap şekli, bir ünvan...

Bir "kadın"ın adını diplomasiye uygun olarak ya da sadece kibarca dile getirmek istiyorsanız, "Bayan Filanca Falanoğlu", diyorsunuz (Genelde ...oğlu diye bitiyor ama olsun, o başka yazı konusu). Aynı şeyi bir erkek için yapmanız gerektiğinde de "Bay"la başlıyorsunuz. O kadar.

İngilizce'deki Miss, Mistress-Mister, Lady, Fransızca'daki Madam-Mösyö gibi...

Siz hiç kadın kelimesi yerine İngilizlerin Miss, Fransızların Madam dediğini duydunuz mu? İngilizler "Bayanlar ve Baylar" (Ladies and gentlemen) diyor, bir hitap şekli olarak ama Men and Ladies (Erkekler ve bayanlar) demiyor. Biz hep birlikte diyoruz da diyoruz.

Bizde erkek reyonu ve bayan reyonu, erkek ayakkabısı ve bayan ayakkabısı, iç çamaşırı, pantolonu vs. deniyor.
Şoförler bizde cinslere şöyle ayrılıyor; şoför (Erkek tabii) ve bayan şoför!

Polisler için de aynı şey geçerli; polis ve bayan polis.

Bunu tüm mesleklere adapte edebilirsiniz, erkek basketbol takımları ve bayan basketbol takımlarına kadar... (Biz bayan sözcüğünü Hürriyet'te mümkün olduğunca doğru kullanmaya, kadın yerine koymamaya çalışıyoruz, ama gelin görün ki spor takımlarına gelince, elimiz kolumuz bağlanıyor, çünkü federasyonların belirlediği resmi takım isimleri böyle: Bayan basketbol takımı, bayan voleybol takımı, bayan... bayılıyorum)

Kimse bana "bayan" dedirtemez diyen ben bile kullanmak zorunda kalıyorum ve sinir oluyorum tabii. Oysa uluslararası federasyon terimleri Men and Women (Erkekler ve Kadınlar).
***
Bu yanlışı sadece federasyonlar, sıradan insanlar, en değerli erkek-kadın politikacılar, profesörler yapmıyor; Türk Dil Kurumu sitesine girin, Türkçe Sözlük'te "bayan"ı sorgulayın, göreceksiniz: TDK ilk maddeyi doğru (Kadınların ad veya soyadlarının önüne getirilen saygı sözü, örnek Bayan İnci) açıkladıktan sonra, ikinci maddede aynı yanlışa düşüyor: Kadın. (Yani bayan'ın kadın anlamına geldiğini iddia ediyor) Üçüncü maddede "eş, karı" olarak kullanıldığını da öğreniyoruz. Bu madde Halide Edip Adıvar'dan bir alıntıyla örnekleniyor; "Süleyman Bolluk da bayanın sımsıkı koluna girmişti."

Şimdi başta TDK olmak üzere, kadın erkek bütün "bayan"lara, sormak istiyorum: Kadın kelimesi yerine kullandığınız bayan, bir cinsi mi ifade eder? Hayır. Öyleyse bu ısrar niye?

İşte burada asıl noktaya geliyoruz: Bunun neden yapıldığı.

Orada iş daha da vahimleşiyor.

Çünkü kadın yerine bayan kullananların çoğunluğu bunu "kibarlık" olsun diye yapıyor. O zaman da "kadın" demenin kaba ya da daha vahimi "ayıp" bir şey olarak anlaşıldığı ortaya çıkıyor. Kadın, neden kaba ya da ayıp bir sözcük olsun? O zaman erkek neden kaba değil?

Benim atladığım, ama bir toplantıda BM Nüfus Fonu'ndan Meltem Ağduk'un çok güzel aktardığı bir örneği almak istiyorum buraya. Bir gazete haberi başlığı: "Kadın şoför, bayan polise çarptı!"

Bu örneği inceleyince tüm mesele ortaya çıkıyor aslında: Şoför "kadın" olarak tanımlanmış çünkü "çarpan", yani cümlede olumsuzu ifade eden kişi. Polis ise "bayan", çünkü "kötü biri" tarafından mağduriyete uğratılmış! Yoksa biz kadın şoför demiyoruz ki, güzelim bayan şoför dururken...

Kadın kelimesini "kaba" bulanların bir düşüncesi, onun bir "cins", dolayısıyla "cinsellik" içerdiğini düşünmeleri mi acaba? Ama öyleyse erkek kelimesi niye aynı şeyi içermiyor? Boşuna soruyorum, çünkü cevabı basit: Erkeğin cinselliği ortada olabilir, kadınınki hayır!
***
Gelin şu "bayan" bayanlardan kurtulalım.

Bunu bir kampanya haline getirmeyi öneriyorum: Kadın kelimesi yerine kullanılan bayan'ı sözlüklerden, literatürlerden, günlük konuşma dilinden, her yerden çıkaralım. Ne bileyim, kullanan erkeklere "bay" diyelim biz de, kadınlara ise "niye, kadınlığınızdan utanıyor musunuz?" diye soralım.

Çünkü, hem bir kelime olarak kadın gayet güzel, hem kadın birçok güzel şeyi ifade ediyor, hem de diğeri yanlış, bu doğru

"Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, muvaffakiyet için, en hakiki mürşit ilimdir, fendir; ilim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir. Yalnız, ilim ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının tekâmülünü idrak etmek ve terakkiyatını zamanında takip eylemek şarttır. " Mustafa Kemal ATATÜRK

 
0

Yani biz burada "Çeviri Bilimi" ile mi uğraşıyoruz, felsefeyle mi? Polemiğe gerek yok, olay gerçekten çok basit. Tekrar:

En basit haliyle: "Meine Damen und Herren" dendiğinde veya "Sehr geehrte Damen und Herren" yazıldığında Türkçedeki en iyi karşılığı göstermeye çabalıyoruz. Bununla ilgili en doğru öneriler ve toplantı ortamlarında kullanılanlar yukarıdaki sayısız açıklamalarda yer almaktadır.

Bilgilerinize.

 
0

ultimo ratio sen haklısın

"Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, muvaffakiyet için, en hakiki mürşit ilimdir, fendir; ilim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir. Yalnız, ilim ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının tekâmülünü idrak etmek ve terakkiyatını zamanında takip eylemek şarttır. " Mustafa Kemal ATATÜRK

 
0

kantürk...Evet, biliyorum, teşekkürler.

 
0

Kantürk schrieb:


> Tütk Hukuk Sitesinden:
>
> [...]
> İngilizce'deki Miss, Mistress-Mister, Lady,
> Fransızca'daki Madam-Mösyö gibi...
>

Hihihi :D😀

“mistress” metres demek!

 
Seite 3 / 3 Vor
  
Arbeitet

Bitte Anmelden oder Registrieren




Almanca Türkçe Sözlük Forumu DasForum’a hoşgeldiniz! Almanca öğrenmek isteyenlerin, Almanca öğretmenlerinin, Almanca eğitmenlerinin, çevirmenlerin ve mesleği gereği Almanca ile içli dışlı olan herkesin ihtiyacına uygun 25 bin civarında üstün kaliteli kaydın yer aldığı forumun kullanımı tamamen ücretsizdir. Forumda yer alan metinleri okumak için kaydolmanıza gerek yoktur. Yeni bir konu açmak ya da forumdaki bir yazıya cevap yazmak isteyenlerin ise DasForum’da ücretsiz bir hesap açmaları gerekmektedir.

DasForum’da saygın bir üslup ve dostane bir atmosferin hakim olduğunu özellikle belirtmekte fayda var.  Forumdaki bir diğer önemli konu ise soruların soruluş şekliyle ilgili. Bu yüzden DasForum’da yeni bir konu açmadan önce forum içinde araştırma yapmanın yanı sıra, Almanca dilinde yazılmış bu metni ve bu metne cevaben yazılı Türkçe metni okumanızı salık veririz.


Herzlich willkommen im kostenlosen, originalen deutsch-türkischen Lern- und Übersetzungsforum von DasSözlük! Das Forum ist ein Teil von DasSözlük und dient als kostenlose Austauschplattform für alle User. professionelle Übersetzer, Sprachwissenschaftler, Lehrer, Autoren, Journalisten sind hier genauso willkommen wie Türkisch-Lernende oder andere Laien.




LÜTFEN DİKKAT:

Eski CafeUni-hesaplarının tamamına yakınını yeniden kullanıma açmayı başarabildik. Forumdaki eski hesabını aktifleştirmek isteyenlerin şifremi unuttum fonksiyonunu kullanması rica olunur.
Eski forum kayıtlarının DasSözlük’e aktarımı esnasında bazı yazıların yanlışlıkla farklı bir rumuz altında yayına girdiğini tespit ettik. Aktarım işleminin bu amaç için geliştirdiğimiz özel bir yazılım ile yapıldığını belirtir bu durumdan olumsuz etkilenen tüm kullanıcıların affına sığınırız. Sözkonusu sorunu elle düzeltmek bir hayli meşakatli olacağı için çok gerekmediği müddetçe bu şekilde devam edilmesi ricamızı kabul etmenizi dileriz.

CafeUnis alte Forum ist wieder online! Wer sich im Forum einloggen will, wird gebeten die „Kennwort-Vergessen-Funktion“ zu benutzen. Wir konnten fast alle Accounts retten.


AFRtour: Almanya Fuar Turu B2B Partneriniz. Transfer, rehber, şehir turu, otel vb.

Baklava7 : Baklava AVM’si. Dünyanın ilk tatlı ürünler sipariş pazarı

SuperSözlük: Büyük Türkçe deyimler, atasözleri, eş, benzer ve zıt anlamlılar sözlüğü.

WebDolmetscher: Alman mahkemeleri ve devlet dairelerinde geçerli Türkçe-Almanca mükemmel çeviri.