Almanca Türkçe Sözlük Forum

§ 383 ZPO  


0

Guten Morgen,

Mir bereiten die Geistlichen heute ein großes Problem:

§ 383 I Nr. 4 ZPO

Zur Verweigerung des Zeugnisses sind berechtigt:

1.
2.
3.
4. Geistliche in Ansehung desjenigen, was ihnen bei der Ausübung der Seelsorge anvertraut ist.

Kendilerine görevlerinin icrası esnasında güvenerek anlatılan sırları vermemek üzere din görevlileri ??????

Hat Jemand eine bessere Idee?

Vielen Dank im Voraus

 
0

Ich übersetze den Satz immer so:

Bulundukları dini-manevi yardım kapsamında kendilerine emaneten bildirilmiş olan bir sırrı açıklamaktan çekinme hakkını kullanan din adamları.

 
0

Danke Jon, für deine schnelle Rückmeldung.

Ich werde Deine Version in meine einarbeiten.

Bei emanet habe ich etwas Bedenken. Ein emanet bekommt man irgend wann mal wieder.
Passt das wirklich in Zusammenhang mit dem Geistlichen? oder sehe ich das falsch?

 
0

Canan schrieb:


> Bei emanet habe ich etwas Bedenken. Ein emanet
> bekommt man irgend wann mal wieder.
> Passt das wirklich in Zusammenhang mit dem
> Geistlichen? oder sehe ich das falsch?

Gut, dann ändern wir es wie folgt ab:

Dini-manevi yardımda bulundukları sırada öğrenmiş oldukları şahsi bir sırrı açıklamaktan çekinme hakkını kullanan din adamları.

 
0

"Seelsorge" rahiplik hizmeti/görevi olduğundan icra yerine ifa edilmesi isabetli olur.
"beichten" Hıristiyanlığın Katolik mezhebinde söz konusu olabileceği için "Geistliche" kelimesinin din adamı olarak çevirisi tercih edilebilir.
Jon'un önerdiği çeviriye büyük ölçüde katılmakla birlikte "emaneten" ve "çekinme hakkı" kısmına ihtirazî kayıt düşmem gerekiyor. ZPO maddesinde böyle bir ibare bulunmuyor çünkü.
"Bulundukları rahiplik görevinin ifası esnasında kendilerine bildirilmiş olan sırların açıklandığı dikkate alındığında din adamları."

 
0

Hier noch mal zum Vergleich die beiden letzten Vorschläge von mir und Gurbetçi:

"Dini-manevi yardımda bulundukları sırada öğrenmiş oldukları şahsi bir sırrı açıklamaktan çekinme hakkını kullanan din adamları."

"Bulundukları rahiplik görevinin ifası esnasında kendilerine bildirilmiş olan sırların açıklandığı dikkate alındığında din adamları."

Mir gefällt "açıklandığı dikkate alındığında" nicht, denn das steht im deutschen Text so nicht da. Dort steht: "in Ansehung desjenigen, was ihnen anvertraut ist". Hier steht nichts, was man als "dikkate alındığında" interpretieren könnte.

Hingegen ist mit "anvertrauen" meiner Meinung nach die Schweigepflicht eines christlichen Geistlichen gemeint (z.B. katholische Pfarrer bei der Beichte). Daher habe ich "sırrı açıklamaktan çekinme hakkını kullanan" geschrieben. Es steht zwar nicht wörtlich im deutschen Text, aber es ist damit gemeint.

Ob "rahiplik hizmeti/görevi" als Übersetzung von "Seelsorge" besser ist als "dini-manevi yardım", vermag ich nicht zu entscheiden.

Aus Zeitgründen klinke ich mich jetzt aus, da ich bis heute Abend noch Dutzende von Seiten lektorieren muss.

 
0

"in Ansehung desjenigen, was ihnen anvertraut ist"
in Ansehung = unter Berücksichtigung (hesaba katıldığında, dikkate alındığında, göz önünde bulundurulduğunda)
desjenigen = gemeint ist ja "Geistliche"
Sevgili Jon, "Dini-manevi yardımda bulundukları sırada öğrenmiş oldukları şahsi bir sırrı açıklamaktan çekinme hakkını kullanan din adamları." cümlesini Almanca'ya çevirdiğimde karşımda "Geistliche in Ansehung desjenigen, was ihnen bei der Ausübung der Seelsorge anvertraut ist." cümlesini bulamadım. Çeviride ilk öğrendiğim ve her daim göz önünde bulundurmaya çalıştığım yegâne ilke budur. Gerisi hep angarya.

Ayrıca § 383 ZPO'da 6 grup sıralandığı için yukarıdaki cümlenin kuruluşunda diğer beş unsurun hangi üslupla ifade edildiği de uyum ve metnin akıcılığı noktasında önemli.

 
0

Gurbetçi, senin çevirinde bence bir hata var. Alıntı:

"kendilerine bildirilmiş olan sırların açıklandığı dikkate alındığında"

Bu çeviri "in Ansehung desjenigen" ifadesi kullanılarak Almancaya çevrildiğinde şöyle bir anlam meydana gelir:

"in Ansehung der Tatsache, dass das ihnen Anvertraute offenbart (d.h. Unbefugten preisgegeben) worden ist"

Oysa, Alman yasa koyucunun "in Ansehung desjenigen, was" ile "in Bezug auf das, was" ifadesini kastettiğini düşünüyorum, yani:

Geistliche in Bezug auf das (= in Bezug auf die Geheimnisse), was (die) ihnen bei der Ausübung der Seelsorge anvertraut wurde(n).

 
0

ZPO'nun söz konusu 383. maddesinin tam metni şöyle:
Zeugnisverweigerung aus persönlichen Gründen

(1) Zur Verweigerung des Zeugnisses sind berechtigt:
1. der Verlobte einer Partei oder derjenige, mit dem die Partei ein Versprechen eingegangen ist, eine Lebenspartnerschaft zu begründen;
2. der Ehegatte einer Partei, auch wenn die Ehe nicht mehr besteht;
2a. der Lebenspartner einer Partei, auch wenn die Lebenspartnerschaft nicht mehr besteht;
3. diejenigen, die mit einer Partei in gerader Linie verwandt oder verschwägert, in der Seitenlinie bis zum dritten Grad verwandt oder bis zum zweiten Grad verschwägert sind oder waren;
4. Geistliche in Ansehung desjenigen, was ihnen bei der Ausübung der Seelsorge anvertraut ist;
5. Personen, die bei der Vorbereitung, Herstellung oder Verbreitung von periodischen Druckwerken oder Rundfunksendungen berufsmäßig mitwirken oder mitgewirkt haben, über die Person des Verfassers, Einsenders oder Gewährsmanns von Beiträgen und Unterlagen sowie über die ihnen im Hinblick auf ihre Tätigkeit gemachten Mitteilungen, soweit es sich um Beiträge, Unterlagen und Mitteilungen für den redaktionellen Teil handelt;
6. Personen, denen kraft ihres Amtes, Standes oder Gewerbes Tatsachen anvertraut sind, deren Geheimhaltung durch ihre Natur oder durch gesetzliche Vorschrift geboten ist, in Betreff der Tatsachen, auf welche die Verpflichtung zur Verschwiegenheit sich bezieht.

"Zeugnisverweigerung"un eski Türkçe karşılığı "şahadetten imtina"dır. 1086 sayılı Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanununun 245. maddesi:
Madde 245 – Aşağıdaki kimseler şahadetten imtina edebilirler:

1 – İki taraftan birinin nişanlısı,

2 – Aralarında evlilik rabıtası mürtefi olsa bile iki taraftan birinin karı veya kocası,

3 – İki taraftan birinin neseben veya sebeben usul ve füruu yahut üçüncü dereceye kadar neseben veya kendisiyle sıhriyet hasıl olan evlilik rabıtası mürtefi olsa bile ikinci dereceye kadar sebeben civar hısımları ve aralarında evlatlık rabıtası bulunanlar,

4 – Memuriyet ve sanat ve meslekleri itibariyle bir kimsenin sırrını bilenler,şu kadar ki o kimse muvafakat ederse şahadetten imtina edemezler.

Buna göre en uygun çeviri şöyle olmalıdır:

"Aşağıdaki kişiler şahadetten imtina edebilirler:
1.
2.
3.
4.
5.
6. Ruhanî destek / (yardım) görevleri itibarıyla bir kimsenin sırrını bilen / (sırrına vakıf olan) din adamları

Herkese iyi çalışmalar

 
0

sözcük gezgini schrieb:


> "Zeugnisverweigerung"un eski Türkçe
> karşılığı "şahadetten imtina"dır. 1086
> sayılı Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanununun 245.
> maddesi:

"Zeugnisverweigerungsrecht"in yeni Türkçe karşılığı da "tanıklıktan çekinme hakkı"dır.
Türkiye'nin Strafprozessordnung'u olan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 45-46 sayılı maddelerinin metni:

TANIKLIKTAN ÇEKİNME

Madde 45 - (1) Aşağıdaki kimseler tanıklıktan çekinebilir:

a) Şüpheli veya sanığın nişanlısı.

b) Evlilik bağı kalmasa bile şüpheli veya sanığın eşi.

c) Şüpheli veya sanığın kan hısımlığından veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyu.

d) Şüpheli veya sanığın üçüncü derece dahil kan veya ikinci derece dahil kayın hısımları.

e) Şüpheli veya sanıkla aralarında evlâtlık bağı bulunanlar.

(2) Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle tanıklıktan çekinmenin önemini anlayabilecek durumda olmayanlar, kanunî temsilcilerinin rızalarıyla tanık olarak dinlenebilirler. Kanunî temsilci şüpheli veya sanık ise, bu kişilerin çekinmeleri konusunda karar veremez.

(3) Tanıklıktan çekinebilecek olan kimselere, dinlenmeden önce tanıklıktan çekinebilecekleri bildirilir. Bu kimseler, dinlenirken de her zaman tanıklıktan çekinebilirler.

MESLEK VE SÜREKLİ UĞRAŞILARI SEBEBİYLE TANIKLIKTAN ÇEKİNME

Madde 46 - (1) Meslekleri ve sürekli uğraşıları sebebiyle tanıklıktan çekinebilecekler ile çekinme konu ve koşulları şunlardır:

a) Avukatlar veya stajyerleri veya yardımcılarının, bu sıfatları dolayısıyla veya yüklendikleri yargı görevi sebebiyle öğrendikleri bilgiler.

b) Hekimler, diş hekimleri, eczacılar, ebeler ve bunların yardımcıları ve diğer bütün tıp meslek veya sanatları mensuplarının, bu sıfatları dolayısıyla hastaları ve bunların yakınları hakkında öğrendikleri bilgiler.

c) Malî işlerde görevlendirilmiş müşavirler ve noterlerin bu sıfatları dolayısıyla hizmet verdikleri kişiler hakkında öğrendikleri bilgiler.

(2) Yukarıdaki fıkranın (a) bendinde belirtilenler dışında kalan kişiler, ilgilinin rızasının varlığı halinde, tanıklıktan çekinemez.

 
0
Jon wrote:
HUMK'nın yerine geçmiş olan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 45-46 sayılı maddelerinin metni:

Merhaba Jon,

Sanırım dalgınlığına gelmiş, HMUK ve CMUK / CMK farklı kanunlardır, birbirinin yerine geçmez.

Kolay gelsin

 
0

sözcük gezgini schrieb:


> Merhaba Jon,
>
> Sanırım dalgınlığına gelmiş, HMUK ve CMUK /
> CMK farklı kanunlardır, birbirinin yerine
> geçmez.

Hayret, dalgınlıktan bir karıştırma olmuş. Farkına vardığın için çok sağ ol. Hemen düzeltiyorum.

 
0

Rica ederim, hepimize olur böyle şeyler, fikir işçileriyiz biz, işimiz ağır...

 
  
Arbeitet

Bitte Anmelden oder Registrieren




Almanca Türkçe Sözlük Forumu DasForum’a hoşgeldiniz! Almanca öğrenmek isteyenlerin, Almanca öğretmenlerinin, Almanca eğitmenlerinin, çevirmenlerin ve mesleği gereği Almanca ile içli dışlı olan herkesin ihtiyacına uygun 25 bin civarında üstün kaliteli kaydın yer aldığı forumun kullanımı tamamen ücretsizdir. Forumda yer alan metinleri okumak için kaydolmanıza gerek yoktur. Yeni bir konu açmak ya da forumdaki bir yazıya cevap yazmak isteyenlerin ise DasForum’da ücretsiz bir hesap açmaları gerekmektedir.

DasForum’da saygın bir üslup ve dostane bir atmosferin hakim olduğunu özellikle belirtmekte fayda var.  Forumdaki bir diğer önemli konu ise soruların soruluş şekliyle ilgili. Bu yüzden DasForum’da yeni bir konu açmadan önce forum içinde araştırma yapmanın yanı sıra, Almanca dilinde yazılmış bu metni ve bu metne cevaben yazılı Türkçe metni okumanızı salık veririz.


Herzlich willkommen im kostenlosen, originalen deutsch-türkischen Lern- und Übersetzungsforum von DasSözlük! Das Forum ist ein Teil von DasSözlük und dient als kostenlose Austauschplattform für alle User. professionelle Übersetzer, Sprachwissenschaftler, Lehrer, Autoren, Journalisten sind hier genauso willkommen wie Türkisch-Lernende oder andere Laien.




LÜTFEN DİKKAT:

Eski CafeUni-hesaplarının tamamına yakınını yeniden kullanıma açmayı başarabildik. Forumdaki eski hesabını aktifleştirmek isteyenlerin şifremi unuttum fonksiyonunu kullanması rica olunur.
Eski forum kayıtlarının DasSözlük’e aktarımı esnasında bazı yazıların yanlışlıkla farklı bir rumuz altında yayına girdiğini tespit ettik. Aktarım işleminin bu amaç için geliştirdiğimiz özel bir yazılım ile yapıldığını belirtir bu durumdan olumsuz etkilenen tüm kullanıcıların affına sığınırız. Sözkonusu sorunu elle düzeltmek bir hayli meşakatli olacağı için çok gerekmediği müddetçe bu şekilde devam edilmesi ricamızı kabul etmenizi dileriz.

CafeUnis alte Forum ist wieder online! Wer sich im Forum einloggen will, wird gebeten die „Kennwort-Vergessen-Funktion“ zu benutzen. Wir konnten fast alle Accounts retten.


AFRtour: Almanya Fuar Turu B2B Partneriniz. Transfer, rehber, şehir turu, otel vb.

Baklava7 : Baklava AVM’si. Dünyanın ilk tatlı ürünler sipariş pazarı

SuperSözlük: Büyük Türkçe deyimler, atasözleri, eş, benzer ve zıt anlamlılar sözlüğü.

WebDolmetscher: Alman mahkemeleri ve devlet dairelerinde geçerli Türkçe-Almanca mükemmel çeviri.