(Sözcük Gezgini & Pico & Salih)
(Aradığınız kelimeyi bulmak için Ctrl+F tuşlarına basınız)
Deutsch English Türkçe
A
abblocken to block, to block a shot bloklamak, şutu bloke etmek/önlemek/çelmek/ savuşturmak
ablösefreier Wechsel free transfer bedelsiz transfer
Ablösesumme –f buyout clause, transfer fee transfer ücreti/bedeli
Abpfiff –m the final whistle bitiş düdüğü
Abpraller –m rebound, ricochet seken top
Absatztrick –m to back-heel, to kick with backheel topuk çalımı
Abschirmen des Balles screening the ball topu koruma altına alma, topu saklama
Abseits –n offside ofsayt
Abseits zeigen flag offside ofsayt göstermek, ofsayt vermek, ofsayt bayrağını kaldırmak
Abseitsfalle –f offside trap ofsayt tuzağı, ofsayt taktiği
absteigen to be relegated küme düşmek, bir alt lige düşmek
Absteiger –f relegated team küme düşen takım, alt lige düşen takım
Abstiegsregion –f relegation zone, drop zone, bottom of the table küme düşme bölgesi
Abstiegzone –f relegation zone, drop zone, bottom of the table küme düşme bölgesi
Abwehrbollwerk –n defensive fortress, defensive bulwark etten duvar defans
abwehren to defend savunma yapmak
Achillessehne –f achilles tendon, calcaneal tendon aşil tendon
Achtelfinale –f round of sixteen son 16 takım, son onaltıya kalan takım
aktueller Spielstand score, scoreline skor
Aluminium –n post kale direği, alüminyum kale direği
am Gegner vorbeikommen get past an opponent rakibi geçmek, rakip oyuncuyu geçmek
am kurzen Eck vorbeiköpfeln head past the near post yakın direkte topu kafayla kaçırmak
am Trikot eines Spielers ziehen tug at a player’s shirt oyuncunun formasını çekmek, oyuncuyu formasından çekmek
am Trikot ziehen tug player’s shirt formadan çekmek
Ampelkarte –f double booking, second caution, double yellow card ikinci sarıdan kırmızı kart
an einer Flanke vorbeifahren miss a cross ortayı kaçırmak
an Muskelkrämpfen leiden suffer from cramp kramp geçirmek
Anfangself –f first eleven, starting eleven ilk on bir
anfeuern cheer on ateşlemek
angreifen to attack hücum etmek, atakta bulunmak, karşı kaleye hücum etmek
Angreifer –m striker, forward forvet, hücum oyuncusu
Angriff –m attack hücum, ofans
Angstgegner –m bogey team korku duyulan rakip, korkulan rakip
Anhänger –m fan, supporter fan, taraftar
Ankick –m kick-off başlama vuruşu
anpfeifen start the game başlangıç düdüğünü çalmak, oyunu başlatmak, maçı başlatmak
anschneien cut kesmek
Anspielkreis –m center circle santra, orta yuvarlak
anspucken to spit at tükürmek
Anstoß –m kick-off başlama vuruşu
Anzeigetafel –f scoreboard skorbord
Arbeitssieg –m hard-earned victory zor kazanılmış bir galibiyet
Assistenztrainer –m assistant coach yardımcı antrenör, antrenör yardımcısı
auf dem Spielfeld behandelt werden receive treatment on the field saha içinde tedavi görmek
auf Zeit spielen play for time, play for time, freeze the bal zamana oynamak, süreye oynamak
Aufsteiger –m promoted team bir üst lige yükselmiş takım, ligin yeni takımı
Aufstellung –f line-up, formation diziliş, kadro, maç/takım kadrosu
Aufstiegzone –f promotion zone yükselme bölgesi, üst lige yükselme bölgesi
Auftaktspiel –n opening match açılış maçı/müsabakası/karşılaşması
Aufzugsmannschaft –f yo-yo team asansör takım
aus kurzer Entfernung über die Latte schießen shoot the ball over the bar from close range kısa mesafeden topu direğin üstünden dışarıya atmak
ausbuhen to boo yuhlamak
ausgeglichen evenly balanced dengeli
ausgewechselt werden be taken off değiştirilmek, dışarı alınmak, oyun dışına alınmak
ausgleichen equalize eşitlemek
auspfeifen to boo ıslıklamak
Ausrüstung –f Gear takımın malzemeleri, donanım, teçhizat
Ausschluss –m exclusion, disqualification ihraç, disklafiye, oyun dışı bırak(ıl)ma
Außenband –n lateral collateral ligament dış bağ
Außenlinie –f touch line, side line dış çizgi, taç çizgisi
Außenrist –m outside of the foot ayak dışı
Außenseiter –m underdog, outsider favori olmayan takım
Außenstürmer –m winger kanat oyuncusu
Außenverteidiger –m full-back bek, savunma kanat oyuncusu
Ausswärtsspiel –n away match deplasman maçı, deplasman müsabakası, deplasman karşılaşması
Austausch –m substitution oyuncu değişikliği
Austauschspieler –m substitute yedek oyuncu
ausverkaufte Begegnung sold-out match kapalı gişe maç, kapalı gişe müsabaka, kapalı gişe karşılaşma, biletleri önceden tükenmiş karşılaşma
Auswärtsteam –n away team misafir takım, deplasman takımı
Auswärtstorregel – f away goals rule rakip sahada atılan gol kuralı, dış sahada atılan gol kuralı, deplasmanda atılan gol kuralı
Auswärtstrikot – n away shirt deplasman forması
Auswechselspieler –m substitute, sub yedek oyuncu
Auswechslung –f substitution oyuncu değişikliği
B
Ball annehmen to trap topu almak
Ball –m ball top, meşin yuvarlak
Ballbesitz –m ball posession topa sahip olma
Ballverlust –m losing the ball, losing possession top kaybı
Bänderdehnung –f stretched ligament tandon/bağ gerilmesi
Bänderriss –m torn ligament tandon/bağ kopması
Bank –f substitutes’ bench yedek kulübesi
Bauernspitz –m (Danish) toe-howler
Befreiungsschlag –m hoof, clearance tehlikeyi uzalaştırmak, tehlikeyi uzaklaştırma vuruşu
begangene Fouls foul committed yapılan fauller
Begegnung –f match maç, müsabaka, karşılaşma, oyun
behandelt werden to receive treatment tedavi görmek
beidbeinig two-footed iki ayaklı, her iki ayakla topa hakim olan
Beinschere –f scything tackle ayakla biçme/tırpanlama
Beschleuinigung –f acceleration süratlenmedirme, hızlandırma, hızlanma
Bogenlampe –f looping shot, dipping shot, scoop, chip shot, hook shot, banana shot çengel atış, muz şut
Bosman-Entscheidung –f Bosman rule Bosman kararı
C
Co-Trainer assistant coach yardımcı antrenör
D
darüberschießen to miss, to pull the ball wide, to blast over the corner, üstten avuta atmak
das Spiel abpfeifen blow for full time bitiş düdüğünü çalmak
das Spiel eins zu null gewinnen win the match by one goal to nil maçı bir sıfır kazanmak, maçtan bir sıfır galip ayrılmak
Dauerkarte –f season ticket sezon bileti, kombine bilet
Debakel –n devastating/stunning defeat ağır mağlubiyet, hezimet
den Ball abblocken block the ball topu istop etmek, topu yumuşatmak
den Ball abdecken cover the ball topu saklamak
den Ball abfälschen deflect the ball topun yönünü çevirmek
den Ball ablenken deflect the ball topun yönünü çevirmek
den Ball abprallen lassen parry the ball topu sektirmek
den Ball beherrschen have a good control of the ball topu kontrol etmek
den Ball drüberschlenzen scoop the ball over topu üstten dışarı çıkarmak
den Ball in den Strafraum heben to lift/curl into the box topu ceza sahasına indirmek
den Ball um den Pfosten lenken turn the ball around the post topu kale direğinden dışarı çevirmek
den Ball verziehen pull the ball wide topu çekmek
den Ball vorbeiziehen to miss, to pull the ball wide, to blast over the corner, topu üstten avuta atmak
den Ball wegfausten fist the ball away topu yumruklamak, topu yumuruklayıp uzaklaştırmak
den Ball wiedererobern rebound, ball recovery, interception topu yeniden kazanmak, topa yeniden sahip olmak
den Druck erhöhen pile on the pressure pres yapmak, baskılı oynamak
den Elfer vergeben miss from the spot penaltı kaçırmak, penaltıyı kaçırmak, ceza vuruşunu kaçırmak
den Elfmeter verwandeln convert a penalty penaltıyı gole çevirmek, penaltıyı değerlendirmek
den Elfmeter verwerten convert a penalty penaltıyı değerlendirmek, penaltıyı gole çevirmek
den Fehler des Spielers X ausnützen capitalize on an error by player X x oyuncusunun hatasından yararlanmak
den Gegner vorführen lead opponents a merry dance rakip oyuncuyla kedinin fareyle oynadığı gibi oynamak
den Spieler decken cover a player oyuncuyu tutmak
den sterbenden Schwan machen (Schwalbe) diving, simulating yalandan yere düşmek, kendini yalandan yere atmak
den Strafstoß verwerten convert the penalty penaltıyı değerlendirmek, penaltıyı gole çevirmek, ceza vuruşunu değerlendirmek, ceza vuruşunu gole çevirmek
den Torhüter täuschen send the goalkeeper the wrong way kaleciyi ters köşeye yatırmak
den Tormann überheben chip the goalkeeper kalecinin üstünden aşırtmak, topu kalecinin üstünden aşırtmak
der 4. Schiedsrichter the fourth official 4. hakem, dördüncü hakem
der Abwehr enteilen get ahead of the defence defansın arasından sıyrılmak
der Stürmer wurde im Strafraum gelegt the striker was brought down in the penalty area hücum oyuncusu ceza sahası içerisinde yere düşürüldü, forvet oyuncusu ceza sahası içerisinde yere düşürüldü
der Verteidiger erhielt die gelbe Karte the defender was booked for the foul savunma oyuncusu sarı kart gördü, müdafaa oyuncusu sarı kart gördü, defans oyuncusu sarı kart gördü
devensiver Mittelfeldspieler defensive midfielder, holding midfielder defansif orta saha oyuncusu
Diamantformation –f diamond formation baklava nizamı/dizilimi
die Abwehr überwinden break through the defence defansı aşmak, savunmayı aşmak
die Chance vergeben squander the chance fırsatı kaçırmak
die Flanke abfangen catch the cross, hold the cross ortayı yakalamak, ortayı tutmak
die Flanke falsch berechnen miss the cross ortayı ıskalamak
die Fußballschuhe an den Nagel hängen hang up one’s boots futbolu bırakmak
die Führung ausbauen extend the lead arayı açmak
die gelbe Karte zeigen show the yellow card sarı kart göstermek
die Mauer (Spielermauer) einrichten to direct the wall baraj kurmak
die Mauer einrichten direct the wall baraj kurmak
die rote Karte zeigen show the red card kırmızı kart göstermek
die Spieler stießen mit ihren Köpfen zusammen players clashed with their heads oyuncular kafa kafaya çarpıştı
direkter Freistoß direct free kick direkt frikik, direkt serbest vuruş
Distanzschuss –m long shot, long-range effort uzaktan şut
Doppelpass –m one-two, wall pass, give-and-go pass çift pas
Drehschuss –m shot on the turn dönerek çekilen şut
dribbeln to dribble dripling yapmak, topu sürmek
drüberköpfeln head over topu üstten kafayla dışarı atmak
drüberschießen blast the ball over topu üstten dışarı atmak
durch die Beine to nutmeg bacak arası yapmak
Durchgang –m half geçit, koridor
E
Eckball erzwingen to win a corner korner atışı kazanmak
Ecke –f corner-kick, corner korner atışı, köşe atışı, korner
Eckpunkt des Feldes corner spot köşe noktası
Eckstoß –m corner-kick korner atışı, köşe atışı, korner
Effetball –m banana kick, curling shot falsolu şut
Effet-Schuss –m banana kick, curling shot falsolu şut
Ehrentor –n consolation goal, consolation şeref golü, şeref sayısı
Ehrentreffer –m consolation goal, consolation şeref golü, şeref sayısı
Eigentor –n own goal k.k., kendi kalesine atılan gol
ein 4-5-1 System anwenden employ a 4-5-1 system 4-5-1 sistemi uygulamak
ein Abseits anzeigen flag offside ofsayt göstermek, ofsayt bayrağını kaldırmak, ofsayt vermek
ein Ball, der von keinem Spieler kontrolliert wird a loose ball sahipsiz top
ein Debakel erleiden suffer a debacle yenilmek, yenilgiye uğramak, mağlup olmak, bozguna uğramak
ein deutlicher Sieg a comprehensive win net galibiyet
ein enges Spiel a close match kapalı bir maç
ein Foul ohne Ball a late challange, a late tackle topsuz faul
ein gebrochenes Bein a broken leg kırık bacak
ein hart erkämpfter Sieg a hard-fought win zorlu galibiyet
ein hartes Spiel mit vielen Fouls a rough game with many fouls bol faullü sert oyun
ein hin und her wogendes Spiel a see-saw match gidip gelen maç, bıçak sırtı maç
ein langsamer Aufbau a slow build-up topu oyuna yavaş sokma
ein langsames Spiel a game played at a slow pace yavaş oyun
ein null zu null a goalless draw, a scoreless draw golsüz beraberlik, sıfır sıfır beraberlik
ein schnelles Spiel a game played at a fast pace hızlı oyun
ein schwacher Schuss weak shot zayıf şut
ein Tor köpfeln head home, head into the net kafayla gol atmak, kafa golü atmak
ein Tor mittels eines Fallrückziehers schießen score with an overhead kick rövaşatayla gol atmak
ein Tor schießen score a goal gol atmak
ein Tor vorlegen/vorbereiten/auflegen set up a goal/other player gol pası vermek/hazırlamak
ein verdientes Unentschieden a deserved draw haklı beraberlik
ein Volleytor schießen volley home vole golü atmak
ein vorsetzliches Foul a deliberate foul kasti faul
ein zwei zu zwei Unentschieden a two all draw iki iki beraberlik
eine blutende Wunde, die genäht werden musste a bleeding wound that needed stitches dikilmesi gerekli kanamalı yara
eine Chance vorbereiten set up a chance fırsat yaratmak
eine einseitige Angelegenheit a one-sided affair tek taraflı oyun
eine Flanke aus dem Gefahrenbereich bringen clear a cross ortayı tehlike bölgesinden uzaklaştırmak
eine Flanke von rechts in den Strafraum bringen send a right-wing cross into the area sağ kanattan ceza sahasına ortalamak
eine Flanke von rechts in den Strafraum bringen send a right-wing cross into the area sağ kanattan ceza sahasına orta yapmak
eine Gehirnerschütterung erleiden suffer from concussion beyin sarsıntısı geçirmek
eine halbe Torchance vorfinden have a half-chance yüzde ellilik bir gol şansı yakalamak
eine hervorragende Leistung an outstanding performance üstün performans
eine Muskelzerrung zuziehen pull a muscle kas esnemesine maruz olmaz
eine Situation bereinigen make a clearance tehlikeyi uzaklaştırmak
eine unverdiente Niederlage an undeserved defeat haksız mağlubiyet, haksız yenilgi
einem Spieler das Bein stellen trip a player oyuncuya çelme takmak
einen Abstoß durchführen take a goal kick kaleci vuruşu yapmak
einen Angriff aufbauen build up an attack bir hücum başlatmak, bir hücum hazırlığı yapmak
einen Austausch vornehmen make a substitution oyuncu değişikliği yapmak, oyuncu değiştirmek, değişiklik yapmak
einen Ball abwehren make a save kurtarış yapmak
einen Ball in den Strafraum heben lift a ball into the box, curl a ball into the box topu ceza sahasına havalandırmak
einen Doppelpass spielen play a one - two çift pas oynamak
einen Eckball erzwingen win a corner korner kazanmak, köşe vuruşu kazanmak
einen Einwurf durchführen take a throw-in, taç kullanmak, taç atmak, kenar atışı kullanmak
einen Elfer geben award a penalty penaltı vermek, ceza vuruşu vermek
einen Elfmeter abwehren save a penalty penaltı kurtarmak, penaltıyı kurtarmak, ceza vuruşunu kurtarmak
einen Elfmeter übersehen overlook penalty penaltıyı görmemek, penaltıyı atlamak, penaltıyı vermemek
einen Flachschuss anbringen fire in a low shot, fire in a low drive yerden şut çekmek
einen Freistoss abwehren save a free kick frikiği kurtarmak, serbest vuruşu kurtarmak
einen Freistoß geben award a free kick serbest vuruş vermek, frikik vermek
einen Freistoss über die Mauer ins Kreuzeck heben curl a free-kick over the wall into the top corner of the net frikiği barajın üstünden doksana çıkarmak
einen Freistoß zugesprochen erhalten win a free-kick frikik kazanmak, serbest vuruş kazanmak
einen Gegenspieler stoßen push a player rakip oyuncuyu itmek
einen Gegner halten to hold an opponent rakibi tutmak, rakip oyuncuyu tutmak
einen Gegner rempeln to charge an opponent rakip oyuncuya kasten çarpmak/itip kakmak
einen Kopfball entschärfen keep out a header kafa topunu karşılamak/almak/ savuşturmak
einen Schuss am langen Eck vorbeiziehen shoot wide of the far post uzak direkten şutu dışarı atmak
einen Schuss aus dem Gefahrenbereich bringen clear a shot şutu tehlike bölgesinden uzaklaştırmak
einen Schuß halten stop the shot şutu yakalamak, şutu tutmak
einen Schuss über die Latte lenken tip over a shot bir vuruşu/şutu kale üzerinden aşırtmak
einen Schuss weit verziehen hit a wayward shot
einen Spieler ausschließen send a player off bir oyuncuyu dışarı atmak, bir oyuncuyu ihraç etmek
einen Spieler ermahnen caution a player bir oyuncuyu uyarmak
einen Spieler freispielen set a player free bir oyuncuyu boşa çıkarmak
einen Spieler verwarnen (gelbe Karte) book a player bir oyuncuyu uyamak (sarı kart)
einen Steilpass spielen play a deep ball derin pas yapmak, derin pas atmak
einen Stürmer in gute Schussposition bringen set up a striker well hücum oyuncusuna iyi şut pozisyonu yaratmak, forvete iyi şut pozisyonu yaratmak
einen Verteidiger abschütteln shrug off a defender savunma oyuncusundan kurtulmak, savunma oyuncusundan sıyrılmak
Einheitsfußball –m teamwork kollektif oyun, takım oyunu
Einscheiben –n slot home, touch in, tap in
Eins-gegen-Eins one on one bire bir, ikili mücadele
Einwechslung –f substitution oyuncu değişikliği
Einwurf –m throw-in taç atışı
Elemente des Spiels Elements of the game oyunun unsurları
Elf des Tages team of the week günün onbiri
Elfmeter geben to award penalty penaltı vermek
Elfmeterpunkt –m penalty spot penaltı noktası
Elfmeterschießen –n penalties, penalty shoot-out, kicks from the penalty mark penaltı atışı
Elfmetertor –m penalty goal penaltı golü
Endergebnis –n result sonuç
Endrunde –f final round, final competition final
Endspiel –n final final, final müsabakası, final maçı, final karşılaşması
Endstand –m final score, result sonuç, maç sonucu
enges Spiel, Teams ausgeglichen a close match, teams evenly matched kapalı bir maç, dengeli takımlar, başa baş mücadele eden takımlar
entscheindende Pass decisive pass belirleyici pas
erlittene Fouls foul suffered alınan fauller
Ermahnung –f caution uyarı
Ersatzbank –f substitutes’ bench, bench yedek kulübesi
Ersatzspieler –m substitute, sub yedek oyuncu
Erzgegner –f eternal rival ezelî rakip
ewige Gegner eternal rival ezelî rakip
F
fad boring sıkıcı
Fahne –f flag bayrak
Fahrstuhlmanschaft –f yo-yo team asansör takım
Fallrückzieher –m bicycle kick, overhead kick, scissors kick rövaşata
Fan –m fan, supporter fan, taraftar
Fans –f fan community, the crowd taraftar grubu
Favorit –m favourite, fancied team favori
Fehler –m error, howler, mistake hata, budalaca yapılan hata
Fehlpass –m a poor pass hatalı pas
Fehlschuss –m shot wide, mis-kick hatalı şut, kötü şut, berbat şut
Feld –n pitch saha
Feldspieler –m outfield player saha oyuncusu
Fernschuss –m long shot, long-range effort uzaktan şut
Flachschuss –m low shot, daisy-cutter alçak şut, alçaktan giden şut
Flanke –f cross ortalama, orta
Flopp –m error, howler, mistake hata, budalaca yapılan hata
Flugparade –f flying save
Flügelspieler –m winger kanat oyuncusu
Forfait-Niederlage –f awarding of a match by default, forfeit
Foul –n foul faul
Fouls und Regel fouls and regulations fauller ve kurallar
Freistoßtor –n free kick goal frikik golü, serbest vuruş golü
Freundschaftsspiel –n friendly dostluk maçı, dostluk müsabakası, dostluk karşılaşması
Fußballer –m footballer, football player oyuncu, futbolcu
Fußballspieler –m footballer, football player oyuncu, futbolcu
Fuβballschuhe –f football boots krampon
führen be in the lead önde olmak
Führung ausbauen to extend the lead farkı açmak, skor farkını açmak
für Spieler X eingewechselt werden come on for player X x oyuncusunun yerine (oyuna) girmek
G
Gasse –f gap geçit, gedik
Gastgeber –m home team, home side ev sahibi takım, ev sahibi olan taraf
Gastmannschaft –f away team misafir takım
Gastspiel –n away match deplasman maçı, deplasman müsabakası, deplasman karşılaşması
gefährlich bei Standardsituationen sein be dangerous on the set-pieces duran toplarda tehlikeli olmak
gefährlich im Konter sein be dangerous on the break-away kontratakta tehlikeli olmak
Gegenangriff –m counter-attack, breakaway kontratak, karşı atak/hücum
Gegenspieler –m opponent rakip oyuncu
Geheimfavorit –m dark horse gizli favori
Gehirnschütterung erleiden suffer from concusion beyin sarsıntısı geçirmek
gelbe/rote Karte yellow/red card ikinci sarıdan kırmızı kart
Gelb-rot double booking, second caution, double yellow card ikinci sarıdan kırmızı kart
gerechtes Ergebnis fair result adil sonuç, adil skor
Gesamtergebnis –n aggregate score, on aggregate toplam skor
geschlagen werden to loose kaybetmek, yenilmek, yenilgiye uğramak
gestrecktes Bein raised foot, to go over the ball ayak uzatmak, ayağını uzatmak
gewaltsames Spiel violent conduct, serious faoul play sert oyun, şiddetli oyun
gewinnen to win kazanmak, yenilgeye uğratmak
Gewinner –m winners kazanan, galip olan
Grätsche –f sliding tackle apış açma
grobes Foul violent conduct, serious faoul play sert faul
Großchance –f sitter, clear-cut chance yüzde yüzlük gol şansı
Gruppenauslosung –f group stage draw grup kura çekimi
Gurkerl (Austria) to nutmeg bacak arası yapmak
gut verteidigen defend well iyi savunma yapmak, iyi defans yapmak, iyi müdafaa yapmak
gutes Zuspiel demonstrieren show good passing iyi paslaşmak, iyi pas yapmak
H
Hacke –f to back-heel, to kick with backheel topuk çalımı
Hackentrich –m to back-heel, to kick with backheel topuk çalımı
Halbfinale –n semi-final, semi yarı final
Halbzeit –f halftime ilk yarı, haftaym
Halbzeitstand –m half-time score ilk yarı sonucu
Handspiel –n handball, hands topa elle temas, hentbol
Heber –m looping shot, dipping shot, scoop, chip shot aşırtma vuruş
Heimmanschaft –f home team, home side ev sahibi takım, ev sahibi taraf
Heimspiel –n home match kendi evindeki/sahasındaki karşılaşma
Heimtrikot –n home shirt ev sahibi takımın forması
Hemdsponsor –m shirt sponsor forma sponsoru
Hexenkessel –m lion’s den cadı kazanı
Hin- und Rückspiel –n home and away matches, two-legged match kendi sahası ve deplasmanda oynanacak maç, iki ayaklı maç
Hinrunde –f first half of the season sezonun birinci yarısı
hinteres Kreuzband posterior cruciate ligament arka çapraz bağ
hohe Niederlage a heavy defeat ağır yenilgi, hezimet
holprig bumpy bozuk
holpriges Feld bumpy pitch bozuk zemin
Hose –f shorts şort
hundertprozentige Torchance sitter, clear-cut chance yüzde yüzlük gol şansı
Hurra Fussball happy football
I-İ
Innenband –n medial collateral ligament iç bağ
Innenrist –m inside of the foot ayak içi
Innenverteidiger –m central defender stoper
Irrtum –m error, howler, mistake yanlış, hata
im defensiven Mittelfeld spielen be in a deep-lying midfield role defansif orta sahada oynamak/görev yapmak
im linken Mittelfeld spielen play in a left midfield position orta sahanın solunda oynamak
im rechten Mittelfeld spielen play in a right midfield position orta sahanın sağında oynamak
im Strafraum gelegt brought down in the penalty area ceza sahasında yere indirildi
im zentralen Mittelfeld in central midfield orta sahanın ortasında
in den Winkel in top corner doksana
in der ersten Halbzeit in the first half ilk yarıda
in der Pause at the break haftaymda
in die Gasse spielen through-ball
in einer guten Form sein to be fit, to be in a good form formda olmak
in Folge in a row, consecutive, straight sırayla, seri halinde
in Führung gehen take the lead öne geçmek
indirekter Freistoß indirect free kick endirekt frikik/serbest vuruş
innerhalb des kleinen Strafraums within the six yard box altı pas alanı/sahası içinde
ins Gesicht schlagen hit in a face yüzüne yumruk atmak
ins Kreuzeck in top corner doksana
J
jemandem das Bein stellen to trip çelme takmak
jmndn. Schlagen to win kazanmak, yenilgeye uğratmak
K
Kader –m squad, playing squad kadro, takım kadrosu
Kantersieg –m thrashing win, thrashing victory, runaway win, hands-down victory büyük galibiyet, kolay galibiyet, kolay kazanılmış zafer
Kapitän –m skipper, captain kaptan
Kapitänsbinde –f captain’s armband takım kaptanı pazubandı/pazıbendi
Kartenschwarzhändler –m ticket tout karaborsacı
Keeper –m goalkeeper, keeper, goalie kaleci
kein Abseits anzeigen flag stays down ofsayt vermemek/göstermemek, ofsayt bayrağını kaldırmamak
keinen Elfer geben not to give a penalty ceza vuruşu/penaltı vermemek
Kicker –m footballer, football player oyuncu, futbolcu
Kiebitze –m fan community, the crowd taraftar grubu
Klassenerhalt –m staying up, avoiding relegation kümede kalmak
kleiner Strafraum six yard box altı pas sahası/alanı
knapp danebenschießen fire the shot just wide topu az farkla dışarı atmak
knappe Niederlage a narrow loss kıl payı yenilgi
Knie –n knee diz
Kniescheibe –f patella patella
Knieverletzung –f a knee injury diz yaralanması
Knöchel –m ankle ayak bileği
Knöchelverletzung –f an ankle injury ayak bileği yaralanması
Kollektivspiel –n teamwork kollektif oyun, takım oyunu
Konter –m counter-attack, breakaway karşı atak/hücum, kontratak
Kopfballduell –n aerial play, duel, challange hava topu mücadelesi
Kopfballspiel –n aerial play, duel, challange hava topu mücadelesi
Köpfchen –n header kafa vuruşu
Kreuzband –n crucial ligament, cross-shaped ligament çapraz tendon
kurzer Eck near post yakın direk
kurzer Pfosten far post uzak direk
L
La Ola Mexican wave Meksika dalgası
Landesauswahl –f national team millî takım
langer Eck far post uzak direk
Latte –f crossbar, woodwork kale direği
Leder –n ball top, meşin yuvarlak
leicht verletzt sein be slightly injured hafif sakatlanmak, hafif sakatlık geçirmek
Leihgabe – f loan kiralık oyuncu
Leiste –f groin kasık
Leistenverletzung –f a groin injury lif/kasık yaralanması
Libero –f sweeper libero
Linienrichter –m assistant referee, linesman yan hakem, çizgi hakemi
linker Außenverteidiger left back sol bek
Linksaußen –m left winger solaçık
linksfüßig left-footed solak, sol ayaklı
Linksfüßler –m left-footed solak, sol ayaklı
Luftduell –n aerial play, duel, challange hava topu mücadelesi
Lupfer –m looping shot, dipping shot, scoop, chip shot aşırtma vuruş
M
Mann des Tages player of the week günün adamı
Manndeckung –f man marking adam adama markaj
Mannschaft –f team ekip, takım
Mannschaftsführer –m team captain, skipper takım kaptanı
Markierungshemd –n warm-up bib
Match –n match, game maç, müsabaka, karşılaşma, oyun
Meisterschaft –f championship şampiyonluk
Meniskus –m meniscus menisküs
Missverständnis –n misunderstanding yanlış anlama, yanlış anlaşılma, anlaşmazlık
mit dem Rücken zum Tor spielen back-to-goal playing kaleye sırtı dönük oynamak
mit der Tragbahre weggetragen werden be stretchered of sedye ile dışarı alınmak, sedye ile saha dışına çıkarılmak
mit Müh und Not den Ball wegbringen scramble the ball away topu güçlükle tehlike bölgesinden uzaklaştırmak
Mitspieler –m teammate takım arkadaşı
Mittelfeld –n midfield orta saha
Mittelfeldspieler –m midfield player orta saha oyuncusu
Mittelkreis –m centre circle orta yuvarlak
Mittellinie –f halfway line orta çizgi, santra çizgisi
Mittelpunkt –m centre spot orta nokta
Mittelstürmer –m center forward santrafor
Muskelkrampf –m cramp kramp
Muskelriss –m a torn muscle kas yırtılması
Münzwurf –m coin toss yazı tura atma, hangi kaleye geçileceğine dair kura çekme
N
Nachschuss –m follow-up shot dönen topa vurmak
Nachspielzeit –f stoppage time kayıp zaman
naher Pfosten near post yakın direk
Nationalelf –m national team millî takım, millî on bir
Nationalmannschaft –f national team millî takım
nicht spielberechtigt ineligible to play oynaması yasak, oynamaya izni yok
Niederlage –f loss, defeat yenilgi, mağlubiyet
Notbremse –f professional foul profesyonel faul
null zu null unentschieden goalless draw, goalless tie sıfır sıfır eşitlik, golsüz beraberlik
O
Oberschenkelknochen –m femur femur, kalça kemiği
P
Partie –f match, game maç, müsabaka, karşılaşma, oyun
patzen fumble the ball topu düşürmek
perfekter Auftritt great play, marvelous display olağanüstü/mükemmel oyun/gösteri
Pfiff –m whistle düdük
Pfosten –m post direk, kale direği
Pfostenschuss –m shot against the post direğe nişanlamak
Platzverhältnisse –f pitch conditions saha koşulları/şartları
Positionswechsel –m position switching pozisyon değiştirme
Punktabzug –m deduction of points puan silme
Punktelieferant –m makeweight puanları bol keseden dağıtan
Q
Quadriceps –m quadriceps kuadriseps, dörtbaşlı (kas)
Querlatte –f bar, crossbar üst direk
Querpass –m square pass, cross ball çapraz pas
R
Rasen –m grass çim
Rauferei –f brawl kavga, tartışma, hırgür
Raufhandel –m brawl kavga, tartışma, hırgür
Raumdeckung –f zonal marking alan savunması
rechter Außenverteidiger right back sağ bek
Rechtsaußen –m right winger sağaçık
reguläre Spielzeit regular time normal oyun süresi
Remis –n draw beraberlik
Riesenchance –f sitter, clear-cut chance yüzde yüzlük gol şansı
rote Karte zeigen to show red card kırmızı kart göstermek
rotierende in/outswinging, curled, bended rotasyonlu
rutschiger Rasen slippery surface kaygan çim
Rückpass –m back pass geri pas
Rücktritt –m resignation istifa, bırakma
S
Schal –m scarf kaşkol, atkı, şal
Schiedsrichter –m referee hakem
Schiedsrichterassistent –m linesman, assistant referee yan hakem
Schiedsrichterball –m dropped-ball hakem atışı
Schienbein –n tibia kaval kemiği
Schienbeinschützer –m shin guard, shin pad kaval kemiği koruyucusu
schießen to shoot şut çekmek, şut atmak
Schiri –m Referee hakem
schlagen hit yenmek, galip gelmek, kazanmak
schlampige Defensivarbeit sloppy play by the defence kötü defans/savunma
schlenzen to flick, to tip, to chip topa hafifçe dokunarak aşırtmak
Schlusslicht –n bottom-placed club ligin dibine demir atmış takım, lig sonuncusu takım
Schlussmann –m goalkeeper, keeper, goalie kaleci
Schlusspfiff –m final whistle bitiş düdüğü, son düdük, maçın son düdüğü
Schlussresultat –n final score, result maç sonucu
Schnitzer –m blunder falso
Schuß blocken to block a shot şutu bloke etmek
Schussfinte –f dummy topa vuracak gibi yapmak
Schüsse von der Straftoßmarke penalties, penalty shoot-out, kicks from the penalty mark penaltı atışları
Schwalbe –f diving, simulating yalandan yere düşmek, kendini yere atmak
Schweinchen in der Mitte, Dummer Hans monkey in the middle ortada sıçan oyunu
schwere Niederlage devastating/stunning defeat ağır yenilgi/mağlubiyet/hezimet
schwere Verletzung serious injury ağır sakatlık
Sechzentelfinale –n round of 32 son 32’ye kalan takım sayısı
Sehne –f tendon tendon
Seitenband –m lateral ligament yan(al) tendon
Seitenlinie –f touch line, side line dış çizgi, taç çizgisi
sich aufwärmen warm-up ısınmak
sich verteidigen to defend savunma yapmak
Sieg –m win galibiyet
siegen to win kazanmak, yenilgeye uğratmak
Sieger –m winners galip takım, yenen takım
Situation bereinigen to make a clearence tehlikeyi savuşturmak
Sontagsschuss –m shot out of the blue
spannend exciting, thrilling heyecanlı
speien spit at tükürmek
Spiel leiten to preside over a game oyuna yönetmek
Spiel –n match, game maç, müsabaka, karşılaşma, oyun
Spielabbruch –m abandoned match maçı yarıda kesmek, maçı yarıda bitirmek
Spielbedingungen –f Pitch conditions saha şartları, oyun şartları
spielberechtigt eligible to play oynamaya hak kazanmış (oyuncu), oynama lisansına sahip (oyuncu)
Spieler –m footballer, football player oyuncu, futbolcu
Spieler X wird für ein Spiel gesperrt player X is suspended for 1 match X oyuncusu 1 maç cezalı duruma düştü, X oyuncusu 1 maç cezalı
Spielerberater –m agent oyuncu temsilcisi
Spielergebnis –n final score, result maç sonucu
Spielfeld –n pitch saha
Spielführerbinde –f captain’s armband takım kaptan pazubandı/pazıbendi
Spielkader –m squad, playing squad takım kadrosu
Spielkleidung –f kit, playing kit, playing attire oyun/maç forması
Spielmacher –m playmaker oyun kurucu
Spieltag –m round, week maç günü, oyun günü
Spitzenreiter –m front-runners, top of the table, pacemakers lider, puan cetveli birincisi
Stadion –n stadium stad, stadyum
Stammkraft –f regular player ilk onbir oyuncusu
Stammspieler –m regular player ilk onbir oyuncusu
Standardsituation –f set piece duran top
Stange –f post, goal post direk, kale direği
Statistiken –f statistics, stats istatistikler
Steilpass –m deep ball derin pas
Stollen –m studs krampon
stoßen push itmek
Strafraum –m penalty area, penalty box, 18-yard box ceza sahası, ceza alanı
Strafraumbegrenzuglinie –f penalty area boundary line ceza sahası çizgisi
Strafstoßmarke –f penalty spot penaltı noktası, ceza vuruşu noktası
Strumpf –m socks çorap, tozluk
Stutzen –n socks çorap, tozluk
Stürmer –m striker, forward forvet, ofans oyuncusu
T
Tabelle –f table puan cetveli
Tabellenführer –m front-runners, top of the table, pacemakers lig lideri, lider
Tabellenkeller –m relegation zone, drop zone, bottom of the table küme düşme bölgesi
Taktik und das Mannschaft Tactics and the team taktik ve takım
Testspiel –n friendly dostluk maçı, dostluk karşılaşması, dostluk müsabakası
Titelverteidiger –m reigning champions son şampiyon, unvanını koruyan takım
Todesgruppe –f group of death ölüm grubu
Tor aberkennen disallow goal golü vermemek, golü iptal etmek, golü geçersiz saymak
Tor kassieren to concede a goal, allow a goal in gol yemek
Tor –n gate, goal kale, gol
Tor schießen, machen, erzielen, schaffen to score, to put the ball in the back of the net, to finish, to hammer the ball in gol atmak
Torlatte –f crossbar, woodwork kale direği
Torlinie –f goal line gol çizgisi
Tormann –m goalkeeper, keeper, goalie kaleci
Tornetz –n net kale ağı, ağ
Torraum –m 6-yard box altı pas
Torschuss –m shot on target gol şutu
Torvorlage –f assist gol pası, asist
Torwart –m goalkeeper, keeper, goalie kaleci
Torwarthandschuh –n keeper gloves kaleci eldiveni
Trainer –m coach, manager antrenör, teknik direktör, çalıştırıcı
Trainingsanzug –m tracksuit eşofman
Transfer –m transfer transfer
Transferfenster –n transfer window transfer penceresi
Transferfond –m transfer budget transfer bütçesi
Treffer –m goal gol
Triumph –m triumph zafer, galibiyet
tunelln to nutmeg bacak arası yapmak
U-Ü
Unentschieden –n draw beraberlik
Überzahl –f numerical advantage sayısal avantaj
Unparteische –m referee hakem
über die Latte/um den Pfosten lenken, den Ball abprallen lassen to tip the ball over the bar/around the post, to parry the ball topu kalenin üstünen dışarı çıkarmak, topu sektirmek
V
Verlängerung –f extra time uzatma süresi
Verletzter –m injured yaralı, sakat
Verletzung –f injury yaralanma, sakatlanma
verlieren to loose kaybetmek, yenilmek, yenilgiye uğramak
Verlierer –m losers mağlup, yenilgiye uğrayan
verschießen to miss, to pull the ball wide, to blast over the corner topu dışarı atmak, üstten avuta atmak
Verteidiger –m defender, back savunma oyuncusu
Verteidigung –f defence savunma, müdafaa
Viertelfinale –n quarter-final çeyrek final
vierter Mann fourth official dördüncü hakem
vierter Offizieller fourth official dördüncü hakem
Volleyschuss –m volley vole
vorderes Kreuzband anterior cruciate ligament ön çapraz bağ
Vorlage –f asist gol pası, asist
Vorschlussrunde –f semi-final, semi yarı final
Vorteilbestimmung –f the advantage rule avantaj kuralı
W
Wadenbein –n fibula fibula, baldır kemiği
Wadenmuskel –m calf muscle baldır adalesi/kası
Wechsel –m substitution değişiklik, oyuncu değişikliği
wegboxen punch clear yumrukla uzaklaştırmak
weggetragen werden stretchered off sedye ile saha dışına çıkarılmak
weiterspielen lassen wave on oyunu devam ettirmek, oynatmak
Weitschuss –m long shot, long-range effort uzaktan şut
Weitschussversuch –m longe range effort uzaktan şut denemesi
Wettbewerb –m competition yarışma, rekabet, çekişme
Z
zum Kopfball hochsteigen go up for a header kafa topuna çıkmak, kafa topuna yükselmek
zur Halbzeit at half time, at the break devre arasında, haftaymda
zur Halbzeit pfeifen blow for half-time ilk yarıyı bitirmek, ilk yarı bitiş düdüğünü çalmak
Zusammenspiel –n teamwork kollektif oyun, takım oyunu
Zuschauerrekord –m record attendance seyirci rekoru, izleyici rekoru
Zuspiel –n pass pas
Zussamenstoß –m challenge, tackle kafa kafaya çarpışma
zweifüßig two-footed iki ayaklı
Zweikampf –m one on one, duel, tussle, scrap ikili mücadele
zweimal beinahe erfolgreich sein come close on two occasions iki kez galibiyete çok yaklaşmak, iki kez galibiyet şansı yakalamak
Verbesserungs-, Ergänzungs- und Übersetzungsvorschläge sind erwünscht und herzlich willkommen.
Literatur:
1) Das neue Fußball-Wörterbuch
[www.oefb.at]
2) Słownik Piłkarski/Football Dictionary/Fuβball Wörterbuch/Diccionario de Fútbol/Lexique du Foot
[niecelnetrafienie.pl]
einen Angriff aufbauen build up an attack bir hücum başlatmak
einen Angriff aufbauen build up an attack bir hücum hazırlığı yapmak
einen Elfmeter übersehen overlook penalty penaltıyı atlamak vermemek
eine halbe Torchance vorfinden have a half-chance yüzde ellilik bir gol şansı yakalamak
eine Knieverletzung a knee injury diz yaralanması
eine Knöchelverletzung an ankle injury ayak bileği yaralanması
einen Kopfball entschärfen keep out a header bir kafa topunu karşılamak/almak
Kreuzband crucial ligament çapraz tendon
eine Leistenverletzung a groin injury lif yaralanması
ein Muskelriss a torn muscle kas yırtılması
einen Schuss über die Latte lenken tip over a shot bir vuruşu/şutu kale üzerinden aşırtmak
Seitenband lateral ligament yan(al) tendon
zweimal beinahe erfolgreich sein come close on two occasions iki kez galibiyete çok yaklaşmak
zweimal beinahe erfolgreich sein come close on two occasions iki kez galibiyet şansı yakalamak
MfG:)
Salih
Merhaba Salih Bey,
Önerileriniz için teşekkür ederim, uygun gördüğüm karşılıkları en kısa zamanda ekleyeceğim. Fakat "penaltıyı atlamak" konusunda yanıldığınızı da belirtmek isterim:
İyi akşamlar
Futbol Terimleri dizisine katkıda bulunmaktan onur duyarım.
"einen Elfmeter übersehen overlook penalty penaltıyı ?atlamak? vermemek" konusuna gelince:
übersehen/overlook: görmezlikten gelmek (sich die Augen zudrücken); yani konu bağlamda "penaltılık pozisyonu es geçmek, dikkate almamak, hakedilmiş bir penaltıyı vermemek" diye anlıyorum ben bu ifadeyi.
İtiraf edeyim "penaltıyı atlamak" tabirini ana dilim Türkçede İLK KEZ bu vesileyle duyuyorum. Bana bu tabir Türkçenin mantığına uygunluğu düşünülmeden/tartılmadan batı dillerinden olduğu gibi çevrilerek Türkçemize "sokuşturulmuş" gibi geliyor. Her iki dile hakim herkes -forumdaki meslektaşlarım da dahil- bana bu konuda hak verirler sanırım. Her dilin kendine özgü bir mantığı vardır ve ben bu ifadede maalesef Türkçenin mantığını göremiyorum.
Tabii ki ben hiç duymadım diye kullanılmayacak değil ya! İsteyen kullanabilir. Ama bence bu tür ifadeleri kullanmak Türkçeyi zenginleştirmek değil, yozlaştırmak olur.*
Dileyenler görüşlerimle ilgili detaylar için "Yabancı sözcüklere Türkçe karşılık bulma" başlıklı yazıma da müracaat edebilirler*
Selamlar:)
Salih
*Bir Rica: Herkes nezaket ölçüleri içinde fikrini ifade edebilir veya savunabilir tabii ki. Ancak yukarıdaki söylemimin acımasız, yıkıcı ve amacını aşan bir tartışmaya dönüştürülmemesini tüm ilgililerden RİCA ediyorum. Anlayışınıza ve duyarlılığınıza şimdiden teşekkürler!
Merhaba Salih Bey,
O onur bana ait, katkınız için gerçekten teşekkür ederim. Duymamış olmanız gayet normal, çünkü anladığım kadarıyla Türkiye'de yaşamıyorsunuz. Biz her gün duyuyor ve kullanıyoruz. Bu sözlükçeyi hazırlarken mümkün olduğunca halk arasında kullanılan karşılıkları da dahil etmeye çalıştım. "Übersehen/overlook" burada "görmemek" ve "atlamak" anlamına geliyor. "Es geçmek", "görmezlikten gelmek" veya "vermemek" başka bir konu. Hakemin penaltıyı es geçmesi / görmezlikten gelmesi veya vermemesi için önce penaltıyı veya penaltılık pozisyonu görmesi / atlamaması gerekir. Aradaki fark burada. Sizin kastettiğiniz "Elfmeter aberkennen", "keinen Elfmeter geben" veya "keinen Elfmeter pfeifen" olsa gerek. Belki daha uygun bir karşılığı vardır. Bilen arkadaşlardan birisi yazarsa, biz de öğreniriz. "Atlamak" tabirinin bu bağlamda Batı dillerinden alınıp alınmadığını bilmiyorum, araştırmak lâzım. Bu hassasiyetinize de saygı duyuyorum. Fakat sizinle aynı görüşte olmadığımı da belirtmek isterim. Ben yabancı kökenli sözcükleri "yozlaşma" olarak değil, "zenginlik" olarak görüyorum. Uygun ve mantıklı karşılıkları olursa amenna, kullanırım, fakat zorlama, uyduruk, eğreti sözcüklere pek rağbet ettiğim söylenemez.
Tekrar teşekkür ederim, sağlıcakla kalın.
Arbeitet
Bitte Anmelden oder Registrieren
Almanca Türkçe Sözlük Forumu DasForum’a hoşgeldiniz! Almanca öğrenmek isteyenlerin, Almanca öğretmenlerinin, Almanca eğitmenlerinin, çevirmenlerin ve mesleği gereği Almanca ile içli dışlı olan herkesin ihtiyacına uygun 25 bin civarında üstün kaliteli kaydın yer aldığı forumun kullanımı tamamen ücretsizdir. Forumda yer alan metinleri okumak için kaydolmanıza gerek yoktur. Yeni bir konu açmak ya da forumdaki bir yazıya cevap yazmak isteyenlerin ise DasForum’da ücretsiz bir hesap açmaları gerekmektedir.
DasForum’da saygın bir üslup ve dostane bir atmosferin hakim olduğunu özellikle belirtmekte fayda var. Forumdaki bir diğer önemli konu ise soruların soruluş şekliyle ilgili. Bu yüzden DasForum’da yeni bir konu açmadan önce forum içinde araştırma yapmanın yanı sıra, Almanca dilinde yazılmış bu metni ve bu metne cevaben yazılı Türkçe metni okumanızı salık veririz.
Herzlich willkommen im kostenlosen, originalen deutsch-türkischen Lern- und Übersetzungsforum von DasSözlük! Das Forum ist ein Teil von DasSözlük und dient als kostenlose Austauschplattform für alle User. professionelle Übersetzer, Sprachwissenschaftler, Lehrer, Autoren, Journalisten sind hier genauso willkommen wie Türkisch-Lernende oder andere Laien.
LÜTFEN DİKKAT:
Eski CafeUni-hesaplarının tamamına yakınını yeniden kullanıma açmayı başarabildik. Forumdaki eski hesabını aktifleştirmek isteyenlerin şifremi unuttum fonksiyonunu kullanması rica olunur.
Eski forum kayıtlarının DasSözlük’e aktarımı esnasında bazı yazıların yanlışlıkla farklı bir rumuz altında yayına girdiğini tespit ettik. Aktarım işleminin bu amaç için geliştirdiğimiz özel bir yazılım ile yapıldığını belirtir bu durumdan olumsuz etkilenen tüm kullanıcıların affına sığınırız. Sözkonusu sorunu elle düzeltmek bir hayli meşakatli olacağı için çok gerekmediği müddetçe bu şekilde devam edilmesi ricamızı kabul etmenizi dileriz.
CafeUnis alte Forum ist wieder online! Wer sich im Forum einloggen will, wird gebeten die „Kennwort-Vergessen-Funktion“ zu benutzen. Wir konnten fast alle Accounts retten.
AFRtour: Almanya Fuar Turu B2B Partneriniz. Transfer, rehber, şehir turu, otel vb.
Baklava7 : Baklava AVM’si. Dünyanın ilk tatlı ürünler sipariş pazarı
SuperSözlük: Büyük Türkçe deyimler, atasözleri, eş, benzer ve zıt anlamlılar sözlüğü.
WebDolmetscher: Alman mahkemeleri ve devlet dairelerinde geçerli Türkçe-Almanca mükemmel çeviri.